Edebistan Tüm Yazılanlar
On iki dilimli saate karşın, onun dokuz dilimli saati tıkır tıkır işliyordu. Dokuz dilim harflerden oluşuyordu. İlk harf "K", kalbinin kırıklarını vu...
Bir haber miydi, görüntümüydü, yazı mıydı yüreğini sızlatan, içini acıtan, kanatan, anlayamadı. Dünyası yıkılmış, çaresizliğin dayanılmazezgisi altınd...
Saate baktı, randevusuna daha kırk beş dakika kadar vardı. Çantasını açtı. Firma için hazırladığı teklif dosyasını tekrar kontrol etti. Fiyatlarayenid...
Mücella; “…kelimeler üzerine takılmam ve düşünmem hangi yıllara tekabül ettiğini net olarak hatırlamıyorum. Fakat kelimelerin belirgin bir şekilde...
“İlahi abla, hiç güleceğim yoktu, güldürdün beni akşam akşam” “Tabii, insanın işi gücü yolunda, yordamında olunca böyle her fırsatta vara yoğa g...
Onu orada daha önce kimsenin görmediğini biliyorduk. Ama bizlerden bazıları, buradan daha dün geçtiklerini söyleyip, onu görmediklerine dair yeminler ...
(Gazze’nin gül yüzlü masum çocuklarına ithaf ediyorum.) Amansız savaş haberleri dinliyordum, içimde hüzünle birlikte intikam duygular...
Öğretmenlik hayatımın ilk yılı ve ilk mayısıydı. Buruşuk suratlı, pamuk yığını anneannem, benimle mayısa kadar sabredip oturmuş, havaların ısınmasıy...
Niyeyse içim dışıma sığmaz. Sonra da bıkarım; ismimden, adresimden, olanlardan, iğreti geçen zamandan. “Sen yokken” diye bir yazıyı kurgulamıştım. D...
En güzel yıllarını onunla geçirdiğini, kâh kapılarına dayanan yoksulluğu, kâh ölümleri, kâh iflasları birlikte göğüslediklerini inkâr etmiyordu. Her...
Al, dedi senin için bunların hepsi. Yoksulluğun yıprattığı yüzü şaşkınlık içindeydi. Adamın yüzüne baktı bir de kapının önündeki kolilere. Üst üs...
Bekleyiş… Kahveye vardığında saat tam ikiydi. Öyle sözleşmişlerdi. Kahvenin tek boş masası cam kenarındaydı. Kendisine bir çay söyleyip oturdu. El...
“Hay Allah!... Atık yazamıyorum… Yaratan Sensin!...” derken Mücella çaresizdi. İçten içe ve sessizce bir hüznü yaşıyordu. İçinde bin bir duyg...
Yükselmenin en alçakçası, zayıfların sırtına basarak yükselmektir. Schiller Tozlu raflardan aldığı eski kitaplardan birisini açtı. S...
Dalgındı. Baygın gözlerle baktı tabelalara. İçerde kalan caddelere hatta ara sokaklara kadar… Kendi kendine söylendi. “Bu kadar yabancılaşmak, ke...
Kendisi de en az yanındakiler gibi tarumar… Dışarıdan bakıldığında bu yıkıntıların ayakta durması için geçerli bir sebep yok. Hatta insan, niye h...
Ona bir ömür biçilmişti. Hiçbir şeyden korkmuyor değildi. Şehre yıldırımlar gibi, bir nisan ayı kar erime gününde çıldıran ne...
Gürültü patırtı istemiyordu. Otobüse, vapura, tramvaya binmek istemiyor; yürümek, insanların yüzlerini böyle yakından görmek, ten kokularını duymak,...
İnsan şehre uzakmış, mahrumiyet varmış, dinlemek için gelirsin, bir yığın iş çıkar falan görmüyor. Eş dostla birlikte olunca, zahmetler yorgunluklar u...
İkra, dedi mevsimler, seslenen rüzgârdan başkası değildi… İnadına bir mevsimin baharını zorluyordu ağaçlar. İtaatkâr bir savruluştan başkası değ...