Edebistan Tüm Yazılanlar
Onu yıllar sonra ilk kez dün gördüm. Bellisima parfümünün kokusundan tanıdım hemen. Ayla. Ona apartmanda “5 numaradaki kadın” derlerdi. Bizim apartma...
Bir kış günü… Mezarlık… Çam ağaçlarının dallarına tünemiş birkaç tembel güvercin, meraklı bakışlarla etrafı gözetliyor. Ağaçların arasında münzevi ...
Kapıyı iki kere kilitleyip yola çıktılar. Durak yakındı, kalkmak üzere olan belediye otobüsüne bindiler. Orta kapı hizasında iki boş koltuk bulup o...
Sessizce geçip gidecektim, peşimde gölgemle: Gölge gibi, susku içinde, öylece… Hiçbir iz bırakmayacaktım; bırakmadan… Olmadı… Başım döndü; yalpa...
İstanbul'la tanışıklığımızın ilk yıllarıydı. Varını yoğunu büyük kentlere kurban vermiş, küçük, ölü bir kasabadan gelmiştim. Bu delicesine büyük şehi...
Orta yaşlarda olduğu sanılan, saçları kısmen dökülmüş, yüzünün derisi sarkık bir adam, karşısında saygıyla titrediği, bir yanlış yapmamak için eğilip ...
Arkadaşıyla şehrin kalabalık caddelerinde bir ırmak gibi akıp giden insan selinin içinde (çoklukta, yokluk ve varlığın yaşandığı bir günde) yürüyordu....
Delikanlı çıkmaz bir sokağa girmişti. Köhne, döküntü, tek katlı, çoğunluk kireçle badalanmış evlerin olduğu Karanfil Sokağın başında oturuyordu sevdiğ...
-ahmet kekeç'e- aynalı diyorlar bana. eh, öyleyse, partal üstbaşıma iliştirdiğim renkli kâğıt parçalarından sonra, boynuma aynamı asmalıyım. tamam,...
Şimdi bir salon tasvir etmeli. Bu, genişçe ama içindekini sıkan, ruha dar gelen; aydınlık ama tekinsiz insan çehresi gibi üzgü verici; sevimli ama yak...
Kış günlerinde üç beş kişilik guruplar toplanır kendi aralarında eğlenir, konuşur, vakit geçirirdi. Bu guruplara “barana” denirdi. Bunların birinde ke...
Vaktiyle Manisa’nın bir köyünde, ailesinin nafakasını kazanabilmek için, canını dişine takarak çalışan güzel huylu, mert bir çiftçi yaşardı. Daha saba...
Satarım makineleri bakarım başımın çaresine diyorum. Kaç senedir diyorum bunu? Beş senedir. Satarım makineleri bakarım başımın çaresine, az etmezler. ...
Geceydi. Yalnızdı. Mezar kapısının yapışkan, soğuk koluna dokunduğunda içinde garip bir his uyandı. Korkuyor muydu yoksa? Böyle bir his acaba onu en s...
Camiden içeriye adımını atarken sallandığını, yalpaladığını düşündü. Şaşkındı. Ne yapacağını bilmez bir şekilde ayakkabılarını çıkardı. Yüzü gül...
“Her şey bir hikâye miydi, bir kurgu muydu?” diye sordu. “Hayır. Yani evet! Hem öyle, hem de değil. Bir dahaki karşılaşmamızda meselenin aslını ken...
Yolundan döndürülmüş, hayalperestlikle suçlanan biriydi o. Durmadan tıkanan bir soluğun… “Şimdi beni dikkatle dinlerseniz, ne demek istediğimi a...
kötü kötü baktı yollara.. bitkinlik ve hınç karışımı. hiddetden bıyıkları titrerken, nedense için için güldü. altı yana uzayan yedi kuyruklu kay...
mehmed ali verçin’e bunu hâlâ kimseye söylemedi: altı yedi yaşlarındayken bir zelzeleyi başlatmışdı. kırk küsur senedir ve elliye dayanmış merdübâ...
Havada yoğun bir sıcaklı var. Sabahın erken saatleri bile sıcağın dayanılmaz hararetinden nasibini alıyor. Anlım terden ıslanmış. Dokunduğumda parma...