Edebistan Tüm Yazılanlar
Saate baktığında gecenin üçüydü. Masa lambasının sarı, ölgün ışığında okuduğu kitabın arasına ayraç koyarak kapattı. Geriye doğru yaslanarak belini dü...
Ben! Neden tüm bunları yaptın ki bana sen? Beni bana bırakmaktansa, benliğimi bana kırdırdın yıllarca… Şimdimizde yabancılaşmamız uydu mu yaradılı...
Sayın Ali Haydar Haksal’a Karanlığın biraz daha koyu olduğu şehrin bu bölümünde pencereler muşambalıdır. Evler tek katlı, ahşap. Adi, ucuz kumaş...
Artık evimizin antika köşelerinde yerlerini alan şeritli, üstten bakışlı makineleri onlarla çektiğimiz fotoğrafları unutmak mümkün müdür? Onları taş...
Okulun son günleriydi. Sınavlar bitmiş, devamsızlığı az olan öğrenciler okulu asmaya başlamışlardı. Öğretmenleri not ortalamalarını belirleme, karne...
Öyle umarsız apartman boşluğuna baktı Handan. Merdivende ağırdan aldı. Havalandırmaların aralıklarından toz giriyor içeri. Görünen yemyeşil otlar...
Koşuyordu. Aralıksız, durmadan koşuyor, yolları parmak uçlarıyla ezerek, kara dumanların kalbini delerek, ıssızlığa doğru soluksuz, koşuyordu. Sağın...
I Bostancı sahiline doğru hızlı adımlarla yokuş aşağı yürüyorum, feribot iskelesindeki gişeye su borcumu yatırıp hemen dönmek durumundayım. Çevremde...
Ürkek çalıyorum kapıyı. İçeriden beni duymaları için kapıya daha hızlı vurmam gerek. Zaman ilerledikçe, vuruşlarımın hızı azalıyor. Evimizin soğuğun...
Geçenlerde Remington marka daktiloma bir mesaj geldi. Muharrirler Birliği’nde “Edibelerin” bir toplantısı varmış. Hipnotik mi Hipokrat mı,yoksa psikol...
On iki dilimli saate karşın, onun dokuz dilimli saati tıkır tıkır işliyordu. Dokuz dilim harflerden oluşuyordu. İlk harf "K", kalbinin kırıklarını vu...
Bir haber miydi, görüntümüydü, yazı mıydı yüreğini sızlatan, içini acıtan, kanatan, anlayamadı. Dünyası yıkılmış, çaresizliğin dayanılmazezgisi altınd...
Saate baktı, randevusuna daha kırk beş dakika kadar vardı. Çantasını açtı. Firma için hazırladığı teklif dosyasını tekrar kontrol etti. Fiyatlarayenid...
Mücella; “…kelimeler üzerine takılmam ve düşünmem hangi yıllara tekabül ettiğini net olarak hatırlamıyorum. Fakat kelimelerin belirgin bir şekilde...
“İlahi abla, hiç güleceğim yoktu, güldürdün beni akşam akşam” “Tabii, insanın işi gücü yolunda, yordamında olunca böyle her fırsatta vara yoğa g...
Onu orada daha önce kimsenin görmediğini biliyorduk. Ama bizlerden bazıları, buradan daha dün geçtiklerini söyleyip, onu görmediklerine dair yeminler ...
(Gazze’nin gül yüzlü masum çocuklarına ithaf ediyorum.) Amansız savaş haberleri dinliyordum, içimde hüzünle birlikte intikam duygular...
Öğretmenlik hayatımın ilk yılı ve ilk mayısıydı. Buruşuk suratlı, pamuk yığını anneannem, benimle mayısa kadar sabredip oturmuş, havaların ısınmasıy...
Niyeyse içim dışıma sığmaz. Sonra da bıkarım; ismimden, adresimden, olanlardan, iğreti geçen zamandan. “Sen yokken” diye bir yazıyı kurgulamıştım. D...
En güzel yıllarını onunla geçirdiğini, kâh kapılarına dayanan yoksulluğu, kâh ölümleri, kâh iflasları birlikte göğüslediklerini inkâr etmiyordu. Her...