Edebistan Tüm Yazılanlar
Güneş... Nihayet bitti! Güzel olmadı mı sence de? Susuyorsun. Sen bilirsin! … O pencereden her bakmaya kalkıştığımda, başıma neler gelir b...
Şu çok kullanılan "hayatı ıskalamak" sözü sizin için ne anlama geliyor?.. Kuşkusuz birçok insanın bu konudaki görüşü farklı olmalı. Kimi için hayat...
Tam bir yıldır her sabah yanağımda klavye izleri, gözaltlarımda biriken yorgun kelime torbalarıyla uyanmaktan sıkılmıştım. Sabahları ayna karşısına ge...
İkisi hıçkıra hıçkıra gülerken biri katıla katıla ağlamaya başladı. Odanın üç ayrı köşesini üç ayrı düşünceyle doldurmuşlardı. Yüzleri ve bedenleri bi...
İçimi adımlamam her zamanki alışkanlıklarımdandı. Bir adım kendimden dışarı atarken, üç beş adım da kendime giderdim. Tam da doğru söyledim. Ne zaman ...
Uzun bir tren yolculuğundan bitap düşmüş bir halde Isparta’ya geldim. Dağları, ormanları, ovaları seyretmekten yorulan gözlerim uykuya koşmak için sa...
Babaannem üçüncü kez evlendi. Bu durumda ne söylenir bilmiyorum, bütün şaşkınlığımız bir yana, ailece sarı taksiye doluşup onu yeni evinde ziyarete gi...
“İnandık” dediler ve karşılarında devletin gücünü buldular. Onların farklılaşması Firavun’u rahtsız etti. Tehditlerine devam etti. Onları sindirmey...
Tam da İsra Suresi’nin, iç yolcuğumu derinlere sürükleyen yankısını anlatma telaşındayken, Raid Salah bir ayet gibi çıkıp geldi. Birden neye uğradığım...
Yağmur tıpır tıpır yağıyordu. Gök gürlüyordu. Alt yapısı yetersiz bu koca şehrin sokaklarında su birikintileri sel görüntüsündeydi. Kerem’in yüreği ka...
“Bir gözün ağlar, bir gözün güler. Hangi duygu gerçek, hangisi yalan, belki hepsi aldatan dolan. Bir tarafa dönerim, gönlümü bir aydınlık kaplar; fık...
Alçıları patlamış, sıvası dökük duvara vurduğu her darbeyle sessizlik biraz daha büyüyordu. Yan komşusu Esma’nın bir yıl önce polisler tarafından götü...
Yağmurları bol şehir: İnce uzun yağmurlar, dik iri yağmurlar, eğri sık yağmurlar, üşüten, serinleten yağmurlar; hayatı sekteye uğratan, işi gücü umurs...
Buğday tarlaları uzanıyordu uçsuz bucaksız ovalarda… Buğdaylar, sapsarı bir altın denizi gibi gözlerinin önünde uzanıp giderken ne kadar çok bereke...
Çoğu zaman, seher vakti fırlardı, ruhların efsunlandığı küçük ölümden. Her neyse gördüğü…Kan çanağına dönmüş gözlerle, taze mezardan diriltilen ruhlar...
“Bir de bunu okuyun!” demişti Bülent Bey. İyi niyetli, babacan, İngilizce öğretmeni yönetici. Popüler bir romandı, tavsiye ettiği. Önce okuma serüven...
Yeryüzündeki bozguncularla mücadele etmeye kararlı yedi arkadaştık. Belli aralıklarla bir araya gelip bir yer sofrasının etrafında toplaşır gibi halka...
Duvara monte edilmiş üç raflı kitaplığı yerleştirdikten sonra koltuğa uzandı. Kireç beyazıyla boyanmış tavanda gezdi gözleri.Bomboş bir levhadan ib...
Yoldayım. Yolun tam ortasında. Bir esinti var çok şey fısıldayan. Bir sevgi, belki de aşk. Ayrılık da denebilir. Savrulan yapraklar, sallanan çınar...
O da eskilerdendi. O eli maharetli, başı örtülü, dili dualı, hayatı nübüvvet örnekliğini dillendiren kimselerin, hanım teyzelerin son kırıntılarındand...