Menu
ÖMÜR YAPBOZUNUN LÜZUMSUZ PARÇALARI
Öykü • ÖMÜR YAPBOZUNUN LÜZUMSUZ PARÇALARI

ÖMÜR YAPBOZUNUN LÜZUMSUZ PARÇALARI



"Geçerken uğradım." "Ben yaşamaya gelmedim, öyle bir bakıyorum hayata." "Bu dünya fenomeni bana göre değilmiş hocam." "Bir arkadaşa bakıp çıkacaktık." "Tühh,dalmışız!" cümleleri film şeridi hâlinde sıralanıyorsa zihninizde, tipik insan kategorisinden sıyrılanlardansınız. En azından hepinizde "gidici" olduğunuz fikri mevcut. O hâlde ; "Biz dünyadan gider olduk, kalanlara selâm olsun." diyen Yunus'un halefleriyiz. Bence hayat göz açıp kapayacak kadar kısa değil. Yani geçiciliği bahsinde hemfikir olabilir üzerine dakikalarca konuşabiliriz. Ardından birkaç da kelâm-ı kibar edip bu haz ile koltuklarımızı kabartabiliriz bile. Uzunluğu ise göreceli. Örneğin, hafta sonlarının su gibi; frekanslarınızın uymadığını iddia ettiğiniz bir hocanın dersinin ise yıl gibi geçmesini anlamlandıramayan, çözüm getiremeyen ve içten içe bu duruma sinir olan biriyseniz, kendinize dönün ve hocaya kulak verin tavsiyesinde bulunabilirim. Zira hedmolunmuş (yıkılmış) insan (öğrenci) halet-i ruhiyesinden çıkmakla işe başlayıp, stabilize beşerî ilişkiler, özgüven, küçük bir dilim limon eşliğinde sıcak çay, simit ve sabahın ilk ışıklarında solunan temiz havadan alınan lezzet, hayatın kısa değil; yapılacak ne çok şeyin olduğunu anımsatır. Atın hızını artıran, sahibinin kırbacı ise, beşerinki üstadın ifadesiyle; “fikir sancıları” olsa gerek. Her bir an ve nefesten mes’ul olduğumuzu düşünürsek, dile kolay gelen "ömür kısa" ifadesini iç rahatlığıyla kullanamayız sanırım. Gafletten dolayı ertelenen ve nefse hakikaten ağır gelen işlerin yahut ataletin mazereti her daim hazır ve dilendiğinde bir telefon kadar yakındır: "Vakit darlığı" Öneri: Esnetelim, genişletelim. Mükellef olduğumuz hususları çarpıtıp, istediği şekilde anlayan, kat'iliğinde mütereddit olmayacağımız mevzularda dahi yolda, sokakta her insana yorum hakkı tanıyan bir ümmet olalıberi, bu esnetme konusuna yabancılık çekeceğimizi sanmıyorum.

Bir Mimar Sinan'ın, bir İbn Haldun'un, bir Molla Fenari’nin de günü 24 saatti. Bizden farkları, geriye hoş bir sada bırakmaları. Sunulan vakit nimetini, sunana yaraşır biçimde sarf ederek yaptılar bunu. Mukallidleri olarak, bir önem sırası listesi hazırlayarak başlamalı işe. Lüzumsuz olanları ayıkladıkça, zamanda gözle görülür bir genişleme olacağı muhakkak. Bakalım o zaman da "Hiçbir işe vakit yetmiyor, ömür çok kısayken, yapılacak şeylerin haddi hesabı yok." diyebilecek miyiz? Formül çok basit. Size uymayan lüzumsuz parçayı ömür yapbozundan çıkarıp, bir bütünlük sağlayacak olan diğer parçayı yerleştirmek. Ve tabi ardından şöylece geriden bir bakış atıp, bu başarının zevkini çıkarmak kalıyor geriye. Emin olun en zorlanmayacağınız an.

Dikkat buyrun! Hayat kısa değil, hayat geçici. Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım dememe adına anımsatma çabası bu. Baharı saçlarından yakalama dileği ve ümidi ile.