Menu
DENİZ YARILDI
Öykü • DENİZ YARILDI

DENİZ YARILDI

“İnandık” dediler ve karşılarında devletin gücünü buldular. Onların farklılaşması Firavun’u rahtsız etti.

Tehditlerine devam etti. Onları sindirmeye, korkutmaya, açlık sefillik içinde eski tanrılarına ve kendine dönmelerini bekledi.

Zaten halkın üzerindeki yoğun baskı, istibdat ve zülüm, onların kölelik ve uşaklık yapmalarında, kişilik ve karakterlerinde ve hayata bakışlarında ikilem içinde olmalarını kolaylaştırıyordu.Bütün olumsuzluklar, hemen üzerlerine çöküverecek bir dağ gibi duruyordu. Geri dönüş yapmaları çok uzak değildi.

Bir denizdi önlerinde uzanan. Gözleri korktu. Geri dönme isteği olanlar, konuşmaya ve düşüncelerini korkuyla karışık bir karmaşa içinde seslendirmeye başladı. Niyetleri bozuktu.

Firavun ve ordusu güneşle birlikte takibe başladı. İsrailoğulları’nın arkalarından Firavun ordusu geliyordu bütün donanımıyla. İki gurup birbirini gördüklerinde Musa’nın yanındakiler "Gerçekten yakalandık" dediler.

Önlerinde deniz vardı, arkalarından kovalayan düşmana yardım etmek istercesine geçit vermiyordu.

Bu da nerden çıktı, dercesine Musa’yı sorguladılar.

Musa, "Hayır" dedi. "Şüphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol gösterecektir. Allah’a güvenin.” dedi.

Kalplerinde karalar bulunanlar, düşüncelerinde zifiri karanlıkta boğulanlar, Musa’nın dediklerinden rahatsız oldular. Önde deniz, arkada ordu, ölümdür bizi bekleyen, diye karamsarlık deryasında kayboldular…

Diz boyu olan çaresizlikleri onları boğmaya, düşüncelerini sıkmaya başladığında bir yol aradılar… Hastalıklı düşünceliler sonlarının geldiğini düşündü. Diğerleri Musa’ya ve rabbine güvenmeye devam etti.

Beklenen, imkânsızlığın yok olmasıydı. Mucizeydi. Oldu. Kendine bildirildiği şekliyle elindeki asayı denize vurdu.

Olanlar karşısında bütün gözler afalladı. Şaşkınlıklarından küçük dillerini yutacaklardı. Müthiş bir şeydi. Deniz yarıldı, ayrıldı ikiye. Sanki hiç deniz olamamışçasına kupkuru bir yol uzandı önlerinde. İmanları bu anda öyle güçlendi ki, ayakları yere basmıyor, mutluluktan fezalarda geziniyorlardı.

Ve vakit kurtuluş için tamamdı. Bütün kavim karşıya geçti. Bu geçiş, zulmetten, baskıdan kurtuluş, huzura koşuştu.

Arkalarından firavun ve orduları daldı, denizden arda kalan yola. Hevesleri kabardı. Bir boşluk anıydı, bir koşum sonra hepsini yakalayacaklar köle edip günlerini gün edecekler, onların sırtından geçinip gideceklerdi.

Yakalamak için hışımla yürüdüler suyu çekilen denizin sunduğu kupkuru olmuş yolda.

İsrailoğulları ve kervanları sağ salim karşıya geçinceye, Firavun'la orduları denizin ortasına ulaşıncaya kadar deniz yoldu…

İnanmışlıktı yaşanan.

İman, insanı yüceltip dünyalıklardan uzakta bembeyaz düşüncelerle yoğurup aydınlıklara kapı araladı.

Gözleri parladı.

Sadırları genişledi.

Kalpleri nurlandı.

İmanları kabardı.

İnkârda ve redde ısrarcı olanlar, karanlık dehlizlerde kayboldu gitti.

Denizin boğuculuğunu yaşadı.

Son an pişmanlığı fayda vermedi.

Boğuldular.

Dünyalıkların hiçbiri yoktu. Yalnız döndüler dünyadan…

Diğer Yazıları