Güneş...
Nihayet bitti!
Güzel olmadı mı sence de?
Susuyorsun. Sen bilirsin! …
O pencereden her bakmaya kalkıştığımda, başıma neler gelir bilirsin. Parmaklarımın ucuna basarak yükselirim. Sonra, bu defa da engin bir maviliğe takılırım engel diye. “Çekilir misin yolumdan?”
Senin göğünde zümrüd-ü anka kuşları kanatlanır: Bilirim.
“Bırakmak mı?” Her gün usanmaksızın huzur taşımaya yeminli: Taşırlar.
Taşıya taşıya yüreklerinin gamını çırpıp, pasını zımparalamaya...
Kıyamam kuşlara…
“Ne yazık ki bunu söyleyemeyeceğim.”
Kıyılmıştır, kurutulmuştur. Önce kıştır. Sonra...
“Bahar!”
“Makarna mı?”
Hayır bilemedin...
Potlu bir cümle: “ Toplu iğne...”
Çooook !... “ Sülfürik asit...”
Vaaar! ...
“Battık...”