Edebistan Tüm Yazılanlar
bir) SABAH, 14 MART 2010 İkinci romanı Lâl 'de İslami kültürde çok işlenmeyen bir konuyu, yitip giden kocasını beklerken başka bir erkeğe âşık olan bir kadını anlatan Ayşe Kara: "Dindar kadınlar da âşık olur, hiçbirimiz sanıldığı gibi rahibe değiliz. Erkeklerimiz de rahip değil," diyor Ayşe Kara, bir anne. Üç kızı, bir ...
Ğ DERGİSİ, SAYI: 6 6. sayısında Tanpınar’ı ağırlayan Ğ, özgün projelerine hız kesmeden devam ediyor. Alıştığımız soruşturmalarının yerini bu kez, sıra dışı bir yöntemle gerçekleştirilen söyleşiler almış. “Genç yazarların kendini yeterince ifade edememesi” sorununu kendisine dava edinmiş dergi, bundan böyle iki sayıda bir, genç ...
Yazdıkça beni bir heyecan sarıyor. Kalb atışlarım hızlanıyor. Nefes nefese kalıyorum. İçim, med-cezire tutulmuş, inen-çıkan, çekilen-kabaran denizden farksız. Hafızam, şimşek hızıyla parlayıp sönen hayallerle dolup taşıyor. Zihnim, anıların akınlarıyla allak-bullak. Gözümün önünden bir bir renkli resimler akıp gidiyor. Düşündü...
-Son dönemde sanat konusunda gazete yazısının sınırları içinde güncel ve sorgulayan yazılar yazıyorsunuz. Bir sinema eleştirmeni eleştirememekten muzdarip olduğunu söylemişti bir söyleşide. Sayfa hali yani yer olmaması dolayısıyla. Oysa eleştirinin yeri genelde dergilerdir. Bu yüzden, dilerseniz söyleşimize şu soruyla başlaya...
- Okurlar sizi Refia Sultan isimli romanınız ile tanıdılar. Tabi bu arada yazdığınız öyküler de var. Romana uzanan süreç nasıl gelişti? Refia Sultan’ı okura böylesine sevdiren neydi? - Saltanatın, Erkin, acz, aşk ve ölümle karşılaşmasıydı Refia Sultan’da anlatılan. Gücün, acze yenik düştüğünü görmüştük. Tanzimat dönemine; ta...
Ayşe Kara'nın ikinci romanı Lâl, Timaş Yayınlarınca (Şubat 2010) okura sunuldu. Günümüz romanında baskın bir eğilim olarak görünen postmodern gerçekçiliğe sırt dönerek, klasik tarzda yazılan romanda, Sermüezzin ailesinin üç kuşak boyunca yaşadığı değişim, dağılma ve kırılmalar ana tema olarak işlenmektedir. Ailenin yaşadıkları...
Bunu da gördüm işte Hiç üşenmedim sordum kendime Geçti evet geçti gitti bir defa daha hayatımızdan Birkaç kırık birkaç yaramaz ağrı ve kanayan yara Bırakarak, tabi kendinden bir iz kalsın için Bırakarak geçti gitti. Bunu da gördüm ya Hiç dert değil artık bu koca dünya Daha kim bilir kimler, neler, kilitli kalmış evrak ...
I. “Sanat iktidar zırhı giyindiğinde, kendi araçları ona yabancılaşır.” Ivan Nagel Tarih için nostalji neyse, sanat için oymuş kitsch; anıların derinliğinde özlem dolu, tarihi tekrar etmeyi gülünç kılan, tekrar ettikçe çarpıtan, tarihte gedik açan şeymiş. Bir nesnenin kitsch olabilmesi, gelecekten çok daha tahmin edileme...
HÜZEYME YEŞİM KOÇAK'ın DENEMElerinden oluşan yeni kitabı, ROMANTİK KİTAPlar arasından çıktı. Şapka bir başlıktır ve altından ne çıkacağı meçhuldür. Dünya devasa bir şapkayken ve hayat yüzünü şapkayla örtmüşken; altındakileri görmek yürek ister. İçinden tavşan mı, bukalemun mu, koyun sürüleri ya da kırmızı şapkalı kız m...
Sermüezzin Osman Nuri ile Gülnihal Hanım’ın 1850’li yıllarda Fatih semtinde evlenmeleriyle kurulan Sermüezzin Ailesi’nin, 4. kuşağına da uzanan serüveninin iç-içe anlatıldığı, AYŞE KARA imzalı LÂL Timaş Yayınları’nca okurlara sunuldu. Mevlana’nın “Bütün alemin halleri, belki bir rüyadır; yorumu öbür dünyada belli olacaktır”...
HECE’nin Bir Entelektüel Tedirgin Cemil Meriç(*) başlıklı özel sayısı, bir entelektüelin yaşamı, yazdıkları çevresinde Türkiye’nin geniş, engin, zikzaklı, dönemeçlerle, labirentlerle dolu kültür haritamızı tartışma, değerlendirme gündemimize sunuyor. Her zaman üstü açık kalan, yüzyıllardır üstü kapanmayan uygarlık yaramızı...
Hamit Can’ımızın vefatından sonra işitmeye başladık... Mail gruplarında, internet sitelerinde, okur mektuplarında... Şöyle laflar: “Bu kadar değerli de, biz neden bilmiyoruz?” Sen ne bilirsin ki! Bir “değer skalan” var mı ki, kimin ne önemde olduğunu kavrayabilesin! Hamit Can’ı duymadın. İbrahim Tenekeci ne iş tutar, Kam...
Ömer Lekesiz, inceleme, eleştiri ve denemelerinin ardından farklı kitap bir çalışması ile yeniden okurunun karşısına çıktı. Mimlerin Abecesi (1995), Hasan Aycın Çizgilerinden Örneklerle Çizgi Sanatında Dil ve Mesaj (1995), Sevgilinin Evi/Ev-Kabe Simgeciliği Üzerine Bir Çözümleme (1997), Şirazeden Şirazeye (1997), Öykü İzleri (...
"Yoksulluğum övüncümdür!" şeklinde çeviregeldiğim "Fakrî fahrî!" hadîsinin derin anlamına itibarla, eğer hatırlanacak olursa, geçenlerde, bir vesileyle yeni bir karşılık önermiştim: "İyi ki muhtacım!" * * * Fakr (fakirlik) hakikaten "muhtaç olmak" demektir. Bir düşünün bakalım, içimizde muhtaç (fakir) olmayanımız var mı?...
"Saat 11 oldu" diyor Kadir Demirel, "Ben, Hamit'i bekliyorum. Yok, hâlâ gelmedi." "Geç geldiği zaman, iki elini açar, 'hepinizden özür diliyorum' der, yerine geçerdi. Bugün, gelmedi." Yurt Haberler Servisi'ne uğradım, başsağlığı için. Orası da, gazetenin başka bölümleri gibi, sessiz, ıssız. Hamit'in oturduğu, her geç...
Evden çıkarken yanıma Hamit Can'ın "Derbesiye Günleri"ni aldım, Cuma namazından sonra caminin yanındaki kafeteryada oturup okurum, sonra hakkında bir şeyler yazarım diye. Perşembe akşamı Vadi Kitabevi'nde Ziya ağabey hediye etmişti. Arka kapağındaki şu satırlarla mest olmuştum: "Yazdıkça beni bir heyecan sarıyor. Kalb atış...
Hamit Can’a ne borçluyuz? Sükûneti... İyiliği... Bilgeliği... Mütevazı kararlılığı... Dünyalık hırslardan uzak kalarak da kendimizi gerçekleştirebileceğimizi... Beyaz Saray’ın merdivenlerinden iniyordum. 1984 mü? Üzerinde “tektip çarşı kıyafeti”, başında onbaşı kepi, Pınar Yayınları’nın kapısında durmuş, güleç ve sakin, bi...
Biz daha Nusret Özcan'ın yokluğuna alışamamışken, Hamit Can'ın vefat haberi geldi. Böyle ani vefatlar insanı sarsıyor. Bir gün önce beraberdik. Biraz rahatsız olduğunu ifade etti. Halsiz görünüyordu. Doktora görünmesini söyledim, boş ver dedi. İlaç teklif ettim, ıhlamur içtim iyi geldi, bir bardak daha içip eve gi...
"İyiler erken ölür" şeklindeki o savsöze şimdiye dek hep seküler hurafe muamelesi çektim. İyiliğin, hepimizin bir yerlerinde bulunduğu yeryüzü serüvenimizle ilişiğini kesmek, güzel olan her şeyi ahiret alemine ait kılmak gibi bir gizli ajandası vardı bence o cümlenin. Oysa, "öteki taraf" dünyada yapıp etmelerimizin sonuçları...
Hamit Can, bu sabah kalp krizi geçirerek rahmete erdi. O dosdoğru yaşayan bir Müslümandı, gönlü zengin bir dervişti… O dostlarını, kardeşlerini çok sevdi… Sezai Karakoç’un adını, misyonunu imanının bir göstergesi olarak taşıdı dilinde hep… Müslümanca yaşadı ve Müslümanca gitti öz yurduna Hamit Can… Ailesine, dostlarına,...