İlk kitabın 1999’da yayınlanmıştı. Şimdi beşinci kitabın “Şarkıyı Kes” okurla buluştu. Geçen zaman içinde şiirinde ne değişti ne aynı kaldı?
Bunu kesinkes söylemem zor. Çünkü şiirime belli bir mesafeden bakmamı gerektiriyor, zorluk da bundan kaynaklanıyor. Şiirimde, ses, ritim, imge, benzetme gibi yapıyla ilgili meseleler söz konusu olunca, belli bir tutarlılık ve bütünlük görüyorum. Şiirlerimi tek ciltte toplasam yadırgamam. Ama tema gibi, bence yapıyla doğrudan ilgisi olmayan bir meselede bazı değişimler var. Yıllar içinde şiirimin tematik bir çeşitliliğe uğradığını, hatta tematik bir çeşitlilik aradığını söyleyebilirim.
Beşinci şiir kitabının ismi “Şarkıyı Kes”. Bu ilk dört kitabından epey farklı bir isim. Sert bir emir kipi. Niçin böyle bir isim tercih ettin?
Kitapta neredeyse yarı yarıya politik ve bireyci şiirler var. Burada okurun dikkatini politik olana çekmek istediğimi düşünüyorum. İçinde bulunduğum zamanla, bu zamanın insanıyla, bu insanın toplumuyla ilgileniyorum ama şiirin bu ilgiyi kaldırabilecek ya da göğüsleyebilecek bir tür olmadığını da daha çok fark ediyorum. Sebebi de şiirin artık toplum için bir anlam ifade etmiyor olması. Bu ilgisizliğe itiraz etmek de istedim.
Şiirinde hep iki ses ilerliyor. Biri alabildiğine damıtılmış, yalın ve lirik bir ses. Diğeri salkım saçak ve ironik, hatta bir yönüyle de epik bir ses. Bu iki ses bir arada nasıl ilerliyor? Bu iki ses birbirinden “etkileniyor” ve “besleniyor” mu?
İkisi arasındaki farklılık benim her ikisine de yatkınlığımla ilgili. Şiir okumalarım beni lirik şiire yaklaştırırken, teorik okumalarım beni ironik ve epik olana yaklaştırıyor. Son yıllarda teorik okumalar poetik okumalara baskın olduğu için de ikinci tür şiirler haliyle artıyor.
Önceki kitabın “Kalbin Kararı”nda ilahiler ve neşideler başlıklı iki bölüm vardı. “Şarkıyı Kes”de ise bu bölümlenmeden uzak durdun. Bu “uzak duruşun” sebebi ne acaba?
Aslında bu kitapta da yapılabilirdi o bölümleme. Ama bu kez karıştırmayı, iç içe geçirmeyi, okurun aklını karıştırmayı tercih etmiş olabilirim. Senin ifadenle lirik ve ironik iç içe olsun istedim.
“Entelektüel Babandır”, “Liberal Vaiz” gibi “taşlamalar” gibi şiirleri sana yazdıran “Dünya” için ne demek istersin?
Bu şiirler benim mesleki yaşantım ve ilgilerimle doğrudan bağlantılı. Bunlardan keşke daha çok yazsam. Bunlarla kendimce bazı hesapları kapatmaya çalışıyorum. Burada ilginç olan şudur: Bu şiirler bariz toplumsal dertlerimle ilgili ama yine de okur, yani karşımdaki toplumsallık, lirik şiirlerimle daha ilgili. Bu da böyle bir anımdır.
Daha önce bir İKEA şiirin vardı. Şimdi de Decathlon. Nedir bu markaların sana yaptırdığı şiir mesaisi?
Bu markaların ve diğerlerinin üzerine yazmayı sürdürmek istiyorum. Bunlar 19. Yüzyıl Batılı seyyahının deneyimini tersinden kurcalamak gibi. Yeni, yabancı, egzotik doğuyu yazmışlardı. Ben de piyasanın yeni devlerini, cinlerini, haremlerini egzotikleştirmek için yazmak istiyorum. Biraz büyülenerek, daha çok da kendimden öteye bir yere iteleyerek.
Denemelerin de bir yandan birikiyor. Kitap çok yeni. Yine de soralım. Tezgâhta neler var?
Bir şiir kitabı yazmak istiyorum, tek şiirden oluşan. Bir de mekanın poetikası tarzında bir kitap var yazmaya çalıştığım.
1972 İstanbul doğumlu. İlk şiiri 1991 ekim ayında Türk Edebiyatı dergisi okur mektupları sayfasında yayınlandı. Pek çok dergide dergi ve gazetede yazı, şiir ve röportajlarıyla yer aldı. Sebepsiz Serçe, Taş Suya Değince, Heves ve Tövbe Gölgeliği isminde dört şiir kitabına, Kırk Gri Hırka ve Dünyanın Çekmeceleri isminde iki hikaye kitabına imza attı. Ayrıca Pierre Karton namı-ı müstearıyla Horkhaymır’dan Alzhaymır’a Türk Aydını isimli bir de mizah kitabı mevcut.