* Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur romanı için niçin bir okuma kılavuzu yazma ihtiyacı
duydunuz?
Ahmet Hamdi Tanpınar, hem akademisyen hem şair hem romancı hem deneme yazarı olarak Türk edebiyatında çok da benzeri olmayan bir sanatkârdır. Onun hayatına yakından baktığımızda, kendi hayatının gerçeklerinden çıkarttığı ve sanatına çeşitli boyut ve biçimlerde yansıyan ilginç bir kronolojik evren de vardır. Ayrıca sanat ve edebiyata sevdalı bir mizaç onun sanatkâr özelliklerini aşağı yukarı aydınlatabilir. Yazdıklarına baktığımız zaman, Tanpınar’ın niçin Türk edebiyatı için değerli bir edebiyatçı olduğunu bariz bir şekilde anlarız. Tanpınar’ın deneme ve romanlarında kültürel ve sanatsal farklılığını ortaya seren bir estetik derinlik de bulunur. Bu yüzden yazdığı cümleler üzerinde okur olarak dikkatlice düşünmek gerekir. Huzur romanı, öyle her roman okurunun kolayca okuyabileceği ve anlayabileceği tarzda bir eser değildir. Onun kendine ait bir evreni, bir edebî coğrafyası vardır. Bu eseri anlayabilmek için elde bir kılavuzla yazarın bu coğrafyasında seyahat etmek, onun doruklarını, kuytu köşelerini ve hepsinden önemlisi güzellikleriyle birlikte onu oluşturan tek tek özellikleri bilmek gereklidir. Böyle bir okuma kılavuzu tasarlayıp metni irdeleyen/açıklayan bir çalışma yaparak okura eserin değerini göstermek istedim ve ayrıca metnin içinde boğulmamak için bir görsel atlasla da okurların doğru güzergâhta ilerlemesine bir nevi kaptanlık yaptım sanırım.
* Eserinizin önsözünde vurguladığınız üzere Dünya edebiyatında büyük bir romancı kabul edilen J. Joyce’un Ulysses’i üzerinde sözlükler yazılmış. Huzur Atlası’nın bu türden eserlerden farkları nelerdir?
J. Joyce’un Ulysses’i üzerinde Weldon Thornton’un, Don Gifford ve Robert J. Seidman’ın, Türkçe’de ise Nevzat Erkmen’in çalışmalarını derinlemesine inceledim. Benim çalışmam bunlardan yapısal olarak farklıdır. Huzur Atlası, bir roman metnini çeşitli yöntemlerle ve alfabetik sistem içinde Türk edebiyatında ilk kez irdeleyen bir eserdir. Huzur Atlası’nı hazırlarken romanın çeşitli boyutlardaki anlamsal derinliğini ortaya çıkaran, klasik roman okurunun romanın anlamsal bağını çözmekte zorlandığını tahmin ettiğim, romanın kendi iç bağlarını, bu bağların aynı zamanda yazarın dünyasında hangi anlamlara geldiğini açıklayan ve romanın diğer roman ve eserlerle alış verişini gösteren başlıklar belirledim. Romandaki meseleler, tartışmalar, imgesel yönler, dikkat edilmesi gerekli leit-motifler veya dikkatler, çeşitli alanlara doğru yönelen atıf ve göndermelerin açıklanması ve bütün bu hususların romanda niçin yer aldığını açıklamaya çalışan maddelerin okurun anlayabilmesini sağlayacak ölçüde açık ve anlaşılır olmasına dikkat ettim.
*Huzur'da yer alan kişiler, kavramlar, mekânlar, şiirler, şarkılar, makamlar birer madde olarak yer alıyor. Huzur Atlası'nda bu maddelere bakınca Huzur için nasıl bir roman diyebiliriz?
Huzur romanını değerli yapan yönlerden biri, romanda dile getirilen meselelerin, kahramanların son derece şiirsel ve görsel bir üslupla tasvir edilmesi, okunan cümlelerin bir Tanpınar üslubunun zirvesi kabul edilecek türde görselliği öne çıkaran çeşitli atıf, gönderme ve tekniklerle örülü olmasıdır. Bu örme işlemi, bir metnin nasıl dokunduğunu apaçık gösteren asıl niteliğidir. Huzur, Türkçenin zirvelerini dolanan tasvirlerle sıkı örülmüş bir metindir. Tanpınar’ın Huzur romanında “şiir ve düşüncenin” beraber yürümesini istemiş olması, romanın kendine mahsus ve bu yüzden de benzeri çok bulunmayan bir yazma yöntemiyle yaratıldığını gösterir. Bu yönüyle romana baktığımız takdirde Huzur; kültür, sanat, edebiyat, siyaset, ekonomi, görsel sanatlarla kol kola ilerleyen çok cepheli bir eserdir. Bu türden eserlerin malzemeleri ise sıradan roman okurunun çok da üzerinde duramayacağı ayrıntılar ve çeşitli göndermelerle doludur. Huzur, yetmiş yıl önce yayımlandı. Doğaldır ki sadece dil değişmedi, o dili yapan, o dili konuşan ve anlayan insan ve ona anlam veren medeniyet de değişti. Huzur, bu yönleriyle bir “deneme-roman” gibi düşünülebilir. Huxley’in çok sevdiği bir tarz olan “essai-roman”, düşüncenin romandaki olayları yürüttüğü veya yarattığı bir roman tarzdır.
*Tanpınar'ın bütün edebiyat kariyerinde yer alan "meseleler" Huzur Atlası'nda nasıl bir yer tutuyor?
Tanpınar, bir röportajında Huzur için “Garip bir zihnî tembellik içinde yaşıyoruz. Eğer bu roman istediğim tesiri yapar ve bizi meselelerin münakaşasına alıştırırsa mesut olurum.” diyor. Romanın birçok meselesi var. Bunlar aslında Tanpınar’ı tanımamızı sağlayan güzel ipuçlarıdır. Tanpınar’ın zihnini hep kurcalayan bir soru(n) olarak “meselesiz” insan çeşitli özellikleriyle romanda karşımıza çıkar. Romanda Mümtaz-Suat çatışmasıyla bu konuya dair tartışmalara şahit oluruz. “Meselesiz insanlar”, rüzgârın önündeki bir kuru yaprağa benzer. “Mesuliyet” fikri, Tanpınar’ın ısrarla üzerinde durduğu bir kavram olması açısından insanı değerli yapan temel cevheri bize verir. Tanpınar, biraz da B. Pascal’ın bir öğüdü olan “her şeye rağmen iyi düşün” ve “mesuliyetinin bilincinde ol” düsturunu roman boyunca yaşadığı içsel ve dışsal sorunlara rağmen deneyimler. Romanda 1930’lar Türkiye’sinin aşmak zorunda olduğu iktisadi sorunlar, kalkınma meselesi, hocası Yahya Kemal’den alarak genişlettiği “imtidad” bahsi, yani “devam ederek değişmek, değişerek devam etmek” fikri, kültür ve sanatta geçmiş insan ve medeniyetle nasıl irtibat kurulacağı üzerinde de durulur.
* Huzur Atlası’nı yazmak Huzur romanı ve Tanpınar hakkındaki kanaatlerinizi nasıl etkiledi?
Öncelikle Huzur romanının Türk edebiyatı için niçin önemli olduğunu Huzur Atlası çalışmasını yazarak ispat ettim. Huzur, bir romanı değerli yapan bütün özelliklerinin sıkı sıkıya dokunduğu, birbirinin içine geçtiği inanılmaz güçlü bir sisteme sahiptir. Bu yüzden, romanı anlamak için roman haricindeki bilgilere/gözlemlere ve benim işaret fişeği diyebileceğim bir atlasa ihtiyaç vardı. Bu sistemi, Huzur Atlası’nda dört yüzden fazla madde ile okurların dikkatlerine sunarken, aslında bir romanın doğru okunduğu takdirde insanın hayat yolunda ne kadar vazgeçilmez olabileceğini, insanı kültürel-sanatsal açıdan nasıl besleyebileceğini anladım.
*Huzur Atlası'nı okumak Huzur'u okuyanlara nasıl bir katkı verecek?
Roman okumak, bir “aylak okur” faaliyeti gibi görünür. Bunda etkili olan faktör roman okurunun okuduğu eser için önceden bilgi sahibi olmak zorunda olmamasıdır. Ben buna “ön bilgisiz okuma” diyebilirim. Ama Huzur bu türden bir metin değildir ve böyle bir okuma faaliyeti birçok okuru bu yüzden hüsrana itmiştir. Huzur romanı, “adından çok söz edilen” ama “içeriği” ile çok da derinlemesine açıklamaların yapılmadığı bir romandır. Huzur Atlası, sadece Huzur romanını açıklayan bir eser değil. Atlas, Huzur romanını merkeze alır, buradan irtibatta olduğu Sahnenin Dışındakiler, Mahur Beste ve Suat’ın Mektubu romanlarına da açılır. Huzur Atlası’nı okuyanlar, Huzur’un derin sınırlarını, onu var eden temel özellikleri, metindeki hemen her türden göndermeyi, romanda atıf yapılan sanat eserlerinin kaynaklarını tespit edip bunların romanda kullanılma gayesini irdeleyebilecek bilgiye ve yorumlara başka hiçbir roman harici kaynağa gitmeden doğrudan sahip olabileceklerdir. Ayrıca Huzur Atlası, romanının derin bağlantılarını belirleyen, okurun romanı anlamasını kolaylaştıran açıklamalarla onlara gidilecek güzergâhları gösterecektir ve bu sayede okurlar romanı çeşitli boyut veya ölçeklerde analiz edebileceklerdir.
* Önsözde bir Tanpınar Ansiklopedisi'nin müjdesini vermişsiniz. Huzur Atlası o ansiklopedinin bir parçası mı olacak?
Uzun zamandır Tanpınar’ı ve eserini çeşitli boyutlarda irdeleyen, onun Türk edebiyatı için önemini ortaya koyan bir ansiklopedi hazırlamak için çalışıyordum. Yaklaşık dört yıl oldu. İlk iki yıl, Tanpınar’ın bütün eserlerini ve onunla ilgili yazılmış metinleri okuyup çeşitli madde başlarını belirlemek, açıklanması gereken kişi, eser, kavram vb. özellikleri yazmakla geçti. Bu tür ansiklopedik çalışmaların öyle kolayca ortaya çıkabileceğine inanmıyorum, bu yüzden, bir süre sonra Huzur romanına odaklandım. Bunda, değerli arkadaşım Şaban Özdemir’in uyarı ve teşviklerini mutlaka dile getirmeliyim. Onun sayesinde Huzur Atlası’na farklı bir hızla başladım. Bu çalışma, bu ansiklopedinin bence henüz ilk adımı. İlerde eğer planlarım doğru netice verirse okurlara başka sürprizlerim olacak.
*Türk edebiyatında hakkında "atlas" yazılabilecek başka hangi romanlar var sizce?
Bu soruya çok farklı cevaplar verilebilir. Durduğunuz yer, edebiyat metnine bakışınız, bir eseri niçin ve nasıl değerli gördüğünüz gibi cevaplanması gerekli hususlar yolunuzu aydınlatır ve cevabınızı belirler. Günümüzde eser veren yazarları dışarda tutarak birkaç roman yazarının ismini şöyle sıralayabilirim: Halit Ziya, Yakup Kadri, Refik Halit, Ahmet Midhat, Abdülhak Şinasi, Kemal Tahir, Tarık Buğra, Peyami Safa, Yusuf Atılgan, Tezer Özlü, Sevim Burak… İsimler böyle uzayıp gider. Ama bir atlas gibi olmasa da farklı bir bakış açısıyla hazırlandığını bildiğim ve benim de bir yazı ile katkı sağladığım bir çalışma kısa bir süre sonra yayımlanacak. Bunun müjdesini verebilirim sanırım. Editörlüğünü Mesut Koçak hocanın yaptığı ve Türk roman tarihi için son derece önemli bir eser olan Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar romanını farklı boyutlarda inceleyen/irdeleyen bir kitap yakında Ketebe Yayınları tarafından neşredilecek. Tutunamayanlar’dan yola çıkan böyle bir çaba, ilerde Oğuz Atay’ın bütün romanları için niçin bir ansiklopedi yazmasın? Bekleyip göreceğiz.
1972 İstanbul doğumlu. İlk şiiri 1991 ekim ayında Türk Edebiyatı dergisi okur mektupları sayfasında yayınlandı. Pek çok dergide dergi ve gazetede yazı, şiir ve röportajlarıyla yer aldı. Sebepsiz Serçe, Taş Suya Değince, Heves ve Tövbe Gölgeliği isminde dört şiir kitabına, Kırk Gri Hırka ve Dünyanın Çekmeceleri isminde iki hikaye kitabına imza attı. Ayrıca Pierre Karton namı-ı müstearıyla Horkhaymır’dan Alzhaymır’a Türk Aydını isimli bir de mizah kitabı mevcut.