Menu
Uzun Bir Sessizliğin Ertesi
Şiir • Uzun Bir Sessizliğin Ertesi

Uzun Bir Sessizliğin Ertesi


Ne olduysa oldu

Sisler Bulvarı’nda bulduk birbirimizi…



Bırak parçalasın kedi halıyı 

Henüz girdin eve Gökçe’anım, yorgunsun

Kedinin halıyı parçalaması doğasında var.

“Doğa” ile “halı” arasındaki 

Gerçekliği düşün sen, sahiciliği. 

Halıyı dokuyan eli, makineyi

O makinenin sesini. 

O sestir halıyı gerçek kılan

Kedinin “doğa”sını gerçek kılan. 

İlyas'ın peygamberliği iğnesi ile

Yusuf’unki saati ile gerçektir

Ondan sonra gelir vahyin sesi. 


1.

O ilk tıkırtıdan bile önceydi Gökçe’anım. 

Geçerek en olmaz gelenekleri

Töreleri ve an’aneleri

Bütün bir Orta Doğu’yu geçerek 

Kara ulusları ve kara bayrakları örneğin

En cüretkar fermanına varmıştık Cumhuriyet’in

Isıtıvermiştik o geniş zamanları

Kemanları ve çelloları

Trompetleri ve saksafonları ve

Elbette genç kızlığını...

Çocukların bile aşka durduğu bu hayat 

Bizim çünkü Gökçe’anım. 

Bu kavgalar bu insani duygular
İlk dansta çalan bu şarkı…


Bizi kahrımızdan öldüren bu Türkiye 

Bu seküler hassasiyet bu şaşmaz şey-tarih

Auschwitz denince ayranı kabaran

Gazze denince horlayan.

Beyaz fosfor ve çürüyen deri bu.
Tövbe ki anlamadığımız bu hisse senetleri.

Parıldayan – ama hep parıldayan bu anahtarlar.

Bu senin mutlak yanılmazlığın

En kısa süresi yani 

Bu şey-tarih’in.


2.

Seni şeyh-i mecazın elinden  

Ben çekip kurtardım.  

Köprülerin gürültüsünden 

Kesin bir gelenek kazandırdım aşka.

Kanatlarımı kaldırdığımda 

Vallahi bir senin hatırına vurdum 

Dağlar başına.

Bir seninle sürdüm toprağımı.

Seninle doydum yiğitliğe.

Etimin güçlü olan yerlerini sana ayırdım.

Sabaha kadar tuttum çişimi

Sabaha kadar tut çişini dedim.

Atasözleriyle savaşma dedim

Genetiğin mucizesiyle savaşma.

Vardıysa hakkım 

Bir sana helal ettim.

(Benden mısra aşıran
Akranlarımı bile görmedi gözüm
Gösterdim onlara
Nasıl çalınır mısra
İmge nasıl araklanır
Çıkarıp gösterdim onlara.)
Anama çektiğim pıçak 

Babama savurduğum küfür

Azığım oldu

Geçende köprüyü. 

(Gösterdim onlara)


3.

Bin kez unuttum adımı Gökçe’anım 

Yaşımı unuttum bin kez

Kaldıysa; aşk kaldı aklımda bir tek.

Beni anlama dedim bir tek – beni sustur 

Yok dedim sınırlarımdan gayrı güzelliğim 

Anlatacak bir hikâyem yok

Klişelerle geçti ömrüm

Annemin kasımpatıları sevdiğini

Otuzumda öğrendim.

Otuzumda geçti başımdan

Gerçeği ve sahiciliği

Ve güzelliği elbet 

Bir bardak su gibi sunan ağzın.

(Artık göğsümde atsın

Bırak ağzının güm-gümleri.

Bırak kendi kuşlarını

Tutuşturmasın artık.)


4.

Yani daha nasıl anlatayım sana bunları Gökçe’anım

Değil sen – duyanlar bile acımayacak bana 

İşte diyecekler hepitopu

İdealist gibi görünen

Dünya görüşünün altındaki

Maddecilik açığa çıktı sonunda.

Vasat ve inlek diyecekler 

– Her Dumrul gibi biraz. 

Yaprağın hışırtısını değil de

Ağacı ayakta tutan çelik halatı 

Düşünüyor diyecekler.

Yağmur nasıl olsa eskir diyecekler

Anahtar kanatır, yırtılır göğsü 

Âşıkların bile.

Kınında bekleyen kılıç, Hayber ya da 

Kan Kalesi senden sorulur diyecekler.

Yenildim değil güman değil 

Delilik kolay diyecekler; 


Erenköy şuracacık…


5.

Beni bugün ilk kez öptün Gökçe’anım

Tortusu silindi yanaklarımdan 

Dünkü kavganın.






ERAY
ERAY SARIÇAM ERAY SARIÇAM

Şair ve Yazar

Eray Sarıçam. 1993 Gebze doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Gebze’de, üniversite öğrenimini Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde, yüksek lisansını aynı üniversitenin Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalında tamamladı. Şiir ve yazıları Hece, İtibar, Muhit, Şiir Versus, Fayrap, Aşkar, Kaygusuz, Mahalle Mektebi, Söğüt, BirNokta, Karabatak, Yumuşak G, Kuruluş, Merkezkaç ve Koza Düşünce dergileri ile KitapKriter ve Eleştiri Haber sitelerinde yayımlandı. Kanon 2010’un ilk iki sayısının yönetiminde bulundu. Şu sıralar, Budak dergisinin editörlüğünü yürütüyor.    Yayımlanmış eserleri  Şiir: Yüzüm Şimdi Cumhuriyet (Ebabil Yayınları, 2017), Ömrüm Yettiğince Savaş (Ebabil Yayınları, 2019) 
Araştırma: Şiirin Soğuk Demircisi Arif Damar (Ebabil Yayınları, 2019) 

Daha fazla görüntüle