Kapı önleri'ne
kefenliyor kara saçlarını habire kefenliyor dur perdeler
takılıyor dur sesin gecenin başına dağınık bir peruk gibi
katarak gözlerine eyvah dalıyorsundur kar anlık nara
çözüyorsun dur sargılarını yüzünle kırık sırrı ayna yarın
kapatıyorsun dur bütün pencereleri pervazsız haşyetine
eve çektiğin her derin ah telefonun kustuğu saralı jeton
dur bir saatten sonra bağışlaman gerek içeri saçılı anları
aşk gönenir kalubelayla çünkü ten kalın bir bardak dibi
kuşlar damlar da satır satır kan kağıtlar buruş buruş dur
dağarcığında ölüm gıcır gıcır kapılar tahta putlar gibi aç
kollarını uzatıyor dur ardından gök uykusuz bacakların
ve mazi sızıyor dur marazi bir şehvetle sayıklamalarına
hasılı avluya iğne deliğinden büzülerek akıyor dur kum
kıyamda çöl mü kana kana içiyor sun durma çöz yaşları
terk edilmiş bir ev gibi dökülüyor dur duvarlarda gölgen
mesh ediyorsun dur yalnızlığını hayli ihtiyari ta vanlarda