neden aklımıza gelmez hiç
nasıl rahat eder bir menekşe
pahalıya mal olacak bu umursamazlık
hesabı, ben böyleyim işte demekle ödenmeyecek
ıssız, ıpıssız gecelerde ağlayarak
büyütmeyi düşünmüştünüz siz onları
ayağına taş bağlı huzur gelmeyince
balkon demiri eğilir ansızın öperdik yeri
sadece akşam değil bütün vakitler
yoğun bir şekilde şaşırdı yolunu
bir gençlik hatası iki de bir
hastaneye giderken niye tutsun kolunu
denize nazır villalar hayal ederdiniz aşk dolu
ama doğrulanması imkansız ilkel
duygular taşıdığınız o geceler boyu
onlarsız ve inadına bir menekşeyi kanatırsınız
sen şimdi kalbinin taşrasına
çayır çimen taşırsın kamyonlarla
bense bir aykırı adamım
konuşunca çok demli konuşurum
sen öyle genç, öyle gençsin ki
sular nasıl akar, nasıl durulur bilemezsin
balkona çık ben ordan da konuşurum
ne ikindi serinliği kaldı hayatın
ne vaktinde açmayı bilen çiçekler
böcekler unuttu mektupları postalamayı
neyin nesiydi bu kiraz ağacına özenmeler
bak orda bir masa var üstünde sürahi
iki de bardak var yanında gördün mü
görmedin evet, evet sen onları da göremezsin
zamanın uzayıp gittiğini sandığın bu yerde
evet biliyorum o öyle biri değil diyeceksin
yakında kıravat takacak diye bekle hele
sen onun sahibi değilsin adına aldanma
ormandaki tek ağaç o değil, bileceksin
oturup ağlıyoruz akşama kadar
kısacık bir an buluşuruz avuntusuyla
hayatımıza yön veriyor türküler şarkılar
omzunda ağlanacak adam kıtlığında
sana demiştim bana şiir de yazdırırsın diye
ama önce elini ayağından ayırt et
sonra da kanamayı menekşeye bırak
gerçekte giremez, yerini değiştiremezsin bir kalbin
mazi kalbinde uğulduyor şimdi
sen yeni yıkanmış bir aysın denizde
aslında topladıkça kendini dağıtan
bir ortaçağ direngeçliği seninki
üryan masalarda sürahiler isyan dolu
ağzına kadar çiçekler ve kelimelerden
günahsız diye açılan kolların hangisi
belli değil kim yıldız kim leblebi tozu
bilirim içinde hep bir mayıs tutkusu
ve ellerinde camları kırık bir gözlük
hüzünden başka bir şeyin yakışmadığı
ayaklarının tam dibinde ölüm korkusu
sabah güneşi idi gülüşü
kalbime sığınan kuş dalımı kırdı dün
inan ay görse kıskanırdı yüzünü
yarın diye bir şey yok o bir yabancı şimdi
ağlamak için başka yer arama dizlerim de
unutma omuzlarım da hep burada
ölülerle uzun konuşulmaz dön mezarına haydi
1961 Amasya – Taşova doğumlu. Evli 6 çocuk babası.Kızılırmak, Martı, Muştu, Edebi Pankart, Aylık Dergi, İzdiham, Yedi İklim, Türk Edebiyatı, Aydos, Dil ve Edebiyat, Mahur Beste ile Birnokta, Karayılkı gibi dergilerde yazdı. Eğitimci olan şairin Fena Halde İyiyim ve Siyah Kuğu adlı iki şiir kitabı bulunmaktadır.