İstiklal Marşı Şairi Mehmet Akif Ersoy’a rahmet niyazıyla
bir denizin içime çekilmesi gibiydi seni sevmek
çünkü uçurumun dibinde bir çiçek gibiydin
hasret kalmıştım hasır üstünde bile uyumaya
sesinden tanıdım değişmeyen tek şey senin sesin
dünya üstüme tükürdükçe öfkem kutsallaşıyor
sevgi, kekemelik kokan kelimelerin en acı yudumu
dil oyunları hep uğursuzluk sayılır buralarda
keşki şairler gelip yaksa baştanbaşa yurdumu
dünyanın bağırsaklarını düğümlemekle suçlanıyorum
hep kaybediyorum cumhuriyetle oynadığım pokeri
üstü yasak, bin yıldır altında dolanıyorum köprülerin
kemik saplı bir bıçağı kanıyorum, bir ileri bir geri
işlenmemiş cinayetlerin hepsi benim üstüme kalıyor
hayvanlar soluyor derimin altında elektrik verilince
rüzgar esince kuşlar aslanın midesine saklanıyor
dağları sıkıntı basıyor, kışlık villa duvarın öbür tarafı
bu kopan kaçıncı tufan, hep karanlık çöküyor sonrasında
örümcek tasvirleri, yarasa gözlerinde Belkıs endişesi
perçeminden sürüklenen kırış buruş Bizans kalyonunda
ıskartaya çıkmış ağaçlar, kum diliyle konuşuyorlar
şikayetçi değilim kalbimin her suça ortak çıkmasından
umurumda değil ay erken ya da geç görünmüş
elbette çok memnunum ebu Cendel’le arkadaşlıktan
cesedim ha bir taşlıkta çürümüş ha kumlara gömülmüş
tırnaklarımın dibine kıymık koleksiyonu yaptım
çünkü okyanusları da ben öldürdüm, çöl kızarsa yeridir
geceleri yılan kavlarından süt sağan kadınlar yaptım
aah! yıldız yıldız kara sevdalar uyuyor döşümde
taştan bir yatak serili yamacın en dik yerinde
özlem, kurumuş bir ırmak gibi gözlerime bakıyor
yine deri değiştiriyor maden işçileri benim yerime
kunduzlar devirmiş bütün günleri, ellerine kına yakıyor
karşı duvarda sigara içiyor, bir uzun yaşamak, sakince
güneş kansere yakalanmış ciğerlerinden, olacağı buydu
daha önce tanışmadığım çocuk gövdeleri binlerce
yemin ederim ağzımdan akacaktı duvarlar biliyorum
aşrı aşrı memleket dedikleri iki ufuk ötesiymiş bilmediler
yağmur yağmadı, ben su içmedim, kimseyi de görmedim
midem su toplamış hastanenin duvarları dumandan
şiir, olmayacak duaya amin demekmiş, onu da ben bilmedim
sevgilim, kalem çok meşgul geçelim bunları, intiharı
bak parmakla birileri şurada kırkta bir hesabı yapıyor
bu akşama yeter; biraz cop kırıntısı, biraz kum torbası
mendilimde peygamber hüznünden kanlar sızıyor
yaramaz biri kum saatini kırdı, izdihama yol açmayın
dün gece kollarımda çarmıha gerili bir gökyüzü öldü
nüfus cüzdanımı suya düşürdüm hükmü yoktur artık
melekleri bekledim sabaha kadar, sadece biri geldi
ateşböcekleri plastik bardakları kemirdi günlerce
tüyleri özenle kabartılmış bir köpek gözlerini süzüyor
bir orman dolusu kelime bir cümle etmedi işte bak
dümen kırıldı, kaptan firarda, mona liza öksürüyor
toprak unutmaz, su uyutmaz, çiçek açar kuşlar göğsümde
bayraklaşan rüzgar adımı fısıldar kulaklarınıza yıllarca
hayatınıza anlam katma alıştırmaları yapacaksınız hep
bir bıçak, bir tespih, birkaç kitap ve bir ruhsatsız tabanca
gözünüzde zifiri tütün kokusu, buğday özentisi saçlarınızla
ölüyü diriden ayırdım Yusufu buldum kuyuda Yakub sizin olsun
şehirleriniz, penceresiz evleriniz, kalbinizden çok uzakta elleriniz
evraklarınız, kasalarınız, karunlarınız, cüruflarınız sizin olsun
kuyuya buradan inilir ve hep dibindeki suyun sızladığı bilinir
bu otel büyük siyah şapkalı, goebbels hayranı tüccarların kaldığı
tarif edilse de kimsenin ne çiçek olduğu bilinmeyen gül diyarı
burası kaleardı mahallesi yani mülga kanunlar mezarlığı
uyku tutmaz yüce sevgi ile sevenleri kalp titreyişlerdeyken su
harelenirken bakır bir levha üzerinde geçti hayatım hıncahınç
terimiz soğumadan kalkalım, yolumuz uzun, ishak kuşu bile uyudu
bağışla tanrım dizlerimin bağı çözüldüyse, şimdi tekrar bağlarım
1961 Amasya – Taşova doğumlu. Evli 6 çocuk babası.Kızılırmak, Martı, Muştu, Edebi Pankart, Aylık Dergi, İzdiham, Yedi İklim, Türk Edebiyatı, Aydos, Dil ve Edebiyat, Mahur Beste ile Birnokta, Karayılkı gibi dergilerde yazdı. Eğitimci olan şairin Fena Halde İyiyim ve Siyah Kuğu adlı iki şiir kitabı bulunmaktadır.