Menu
İHTİYAR! EN KİMSESİZ İHTİYAR!
Şiir • İHTİYAR! EN KİMSESİZ İHTİYAR!

İHTİYAR! EN KİMSESİZ İHTİYAR!

…Kendinden başka derdi kalmamış kimsesiz insansın

Kendine yeniden başlayacak zamanın yok…


İhtiyar en kimsesiz ihtiyar

kakülün gölgede bıraktığı

                                        denizin yüzü gibiydin

                                        ve balık burcuydu gamzen

bambaşkaydın

                                        nasıl da ince, yeni ve narin

                                        titreyen ıslak bir leylak dalı

toprağa dikilmiş kırılgan fidan gibi

                                        kök saldın, meyve verdin

toprakla paylaştığın sen işte bu sendin

                                        güzellik ve nektardın

bir ağaç büyürdü içinde

                                        hiç durmadan çiçek açan

                                        Poyraz Kızıydın

yüreğini ışıkların kırdığı

yer altı suları bilirdi bunu

                                        incirlerde gün batarken

                                        saçlarında yanık defne demetleri uyurdu

berrak sular bilirdi bunu

seni dile getiren heceler yağmurun

                                        çimenlerde bıraktığı ıslaklığın sesiydi

suyun ıslak kaderine

ağacın yeşile alışkanlığına

                                        aşinaydın

ayın olmadığı bir siyahın içine

pulsarın kapatılışı gibi

                                        döküleceğine inanırdın

kederlerin

uzun süre yattın çuha çiçeğinin labirentinde

        nergis sarısını örüp

        bir halat yaptın kendine

gün doğumunun avucunda kalan

son parçasına

tutunmaya çalışırken

        ıslak yüzünden sıkıp

        damıttılar gözyaşlarını

göz yaşından kaldı bu tuz kabukları

                        çünkü; sığ sularda boğulmuştun

                                        her yanın balçıktı

                                        dipsiz kuyulara hapsolmuştun

saçlarında ağarırken zaman

geçtiğin dar yollarda

                                        kalmıştı gövden

kıyı ile nehir arsında karanlık yapışkan

                                        kış gecesi yağmuru vardı

simsiyah terliyordu toprak

çiseleyen gün sarısının altında

kimsesiz bir ihtiyar ağarmış gövdesini

                                        bırakıyordu

insan gözü değmemiş toprağa


kozanı ayırıp rüzgara bırakmamak için

bir meşale gibi içinde dolanan arayışla

            körebe oynarcasına

            donmuş toprak altında

ölümden kaçan sen bu sendin

SENİN KENDİ CESEDİN ORADA


artık kendine yeniden başlayacak zamanın yok

hakikati görmelisin

başka türlüsü mümkün değil

bu böyle sürüp gidecek

katlanmak gerek

kıştan çok daha fazlası var


söylediğim ne varsa ezberlenmiştir

“ÖYLE “ diyecektir okuyan kim varsa

FATMA LEYLÂ

Hacettepe Üniversitesi Almanca Biyoloji Öğretmenliği’nden mezun oldu. Aynı üniversitenin Fen Fakültesi Sistematik Zooloji Bölümü’nde yüksek lisans yaptı. TÜBİTAK Deniz Bilimleri Çevre Araştırma Grubu’nun projelerinde araştırmacı olarak çalıştı. Şiirleri halen Edebi Kültür Dergisi sitesinde yayınlanmakta.