erkekler birleşmiş bir masada -ama bak
-de ki dinle, her pahası ödenmiş bir dostluğun
tadını yalnız onlara verdik-
birleşebilir mi erkekler bir kadın etrafında
kadın öldü - bozuldu kavga –
ekmekler küçülse de
bölmeye değmez olur mu?
-hiç olur mu?
bir buğdayı bölerdim -yarısı senin!
–sadece bir erkek içindir
oysa namzetler içinde en namzet
de ve dur orada sınırında bir diğer erkeğin
ne olursa olsun dediği -ne pahasına!- olursa olsun
ölmeden önce -yarısı benim!
parmaklarda çetele tutulsa tırnaklar kesilmeden yenip dursa
hiç insanca bir taraf bulunabilir mi bunda
hepsi benim olanın kalbi lime lime
diyemem sadakam olsun -hepsi benim leşi bile!
-yoksa dünyayı beter eden bu mudur?
-gidişattan bu mudur sorumlu?
-kim soydu bu ağacın kabuğunu?
-öncü kuvveti tuzağa düşüren de mi bu?
-dünyanın yarısındaki işgal
-yarısındaki açlık
-kıtlık kuraklık ve bilumum iptizal
-bakın, karşınızda duruşundan belli
-ateşe attığınız yalnız o değil umudunuzdur
-gösterişe tapar o -ninniler dinlemeden büyümüş
-kundakladı diye en büyük çadırı
-çadır direklerine bağlansın buyruldu
çürümüş bu yahu!
çürümüş
atın! haydi toplanıp adayalım bunu gidelim
yürüyelim
bir şey yapalım bir şey yapalım elde kalsın şanı kaptırmayalım
geç olmadan keselim -kan akıtalım
şu uğrunun kirli tırnaklarını
uğursuz kalbine şu minval üzre batırın
çekilmişken sular -kıyılar soyunurken ve kıyılar utanç içinde
-kumlar aralanır ve böcekler bile şaşırmışken
-gidilecek yer ve yönler karışmışsa birbirine
bir mevsimse -kıyam mevsimlerinden sonuncusu
ve herkes ayakta ise ve beklenen gelmemişse
-onlarda bıçak açmaz bir ağız
-onlar kıyam için el bağlamış
-daralmamış yürek daralmamış nefes kalmamış
-daha ne kadar kaldı ha? sorusu tıkalıysa gırtlağa
evet… haddizatında “kasımpaşa aşağısı” der efendim, bir efendinin kendisi hakkında
yani –hakikaten- bu sözcük biraz nezaketsiz kaçacak ama
efendim, hiç oralı değildir bir köle -nasıl göründüğü ve yargılanmakta
bakılarak hangi kanunun hangi kararına
o yalnız, efendim kalanı da alınız size armağan ederim
parmaklarının marifeti ince işçiliği burada
nasıl olup bu kadar yakışır yapışmış birinin gırtlağına
(soru ölünün boğazında öylece durur)