ölüm aroması kaçan sakız ağızlarımızda
görkemli bir telaşla toprağa tükürüyoruz
kem gözlerin gölgesinde şurup kaşıklarla
bir şark çıbanı çıkarıyor cebinden arkadaşım
bölüşüyoruz acısını kör bıçakla değil taşra
bütün mahalle mağlup her maçtan sonra
çirkinleşiyor birdenbire kedilerle ikindiler
koşuyoruz ağzını bozmaya çeşmelerin
elif camide öğrendiğimiz ilk harf daha
mushafı tanımıyoruz henüz İsa da kim
kraker diye yiyoruz çarmıhlarımızı
güneş doğuruyor annelerimizi çığlıklarında
zaman bir vazo her an düşüp parçalanabilir
vitrinde dokuz canlı maç tuzu çocukluğun
ıslak pazarlar ve tadı damağımızda acı pilleri
takkadak bitiyor gâvur radyolarında masallar
gece karyolada mikrofonlar ahirette her dakka