Menu
ıslak hayat
Öykü • ıslak hayat

ıslak hayat


Nem ve küf kokan odanın en kuytu köşesine eski, kırpılmış, parçalanmış bezlerden doldurulmuş, kocaman çiçeklerle bezeli, allı morlu minderi atmış, derin ve sessizce deryalara, ummanlara dalmış haliyle bir heykel gibi duruyor ya da bir ressama modellik yapıyor intibaı uyandırıyordu.

Toprak örtülü damın altındaki bu oda, onun her şeyiydi. Yatağı, yorganı, minderi ve yastığı üst üste yığar üzerine de orası burası yamalı pazen bir örtü çekerdi. Tahtadan kocaman bir masanın üzerinde duran manyotalı kırmızı telefonu… Bir de teyp. Bunu unutmamak gerekir. Bantlara sürekli kayıt yapar, konuşur, konuşur sonra dinler, konuşmalarına güler, eğlenir daracık dünyasında kocaman eğlenceler üretirdi.

Hele yağmurlu günler bir başkaydı. Odanın nem kokan havası daha kesifleşir, küf kokusu burun direğini sızlatırdı. Dışarıdan giren biri için boğucu olan bu hava sanki onun özgürlük kokusuydu. İçine çekerdi ıslak havayı, nemi, küf kokusunu…

Kış aylarında daha farklı olurdu. Bu ağır kokunun şiddeti artar, sobanın ısısıyla birlikte Türk hamamındaymış hissi uyandırırdı.

Yağmur yağıyordu dışarıda. Yağmurun toprak dama düşmesiyle çıkardığı tıpırtıların şiddeti gittikçe artıyordu.

Bu onun en sevdiği havalardan. Kendine ilham verdiğini hisseder. En yaratıcı olduğu zamandır bu. Hele bir de sobanın üzerinde kaynamakta olan çaydanlığın çıkardığı cızırtı yok mu? Hastadır bu atmosfere…

Yağmurlu havalarda hep tedbirlidir. Tecrübesi büyüktür bu konuda. Ne zaman yağmur şiddetini arıtırsa, sicim gibi yağsa, bardaktan boşalmacısına dökülse, önceden hazır ettiği bütün çanak, tabak ve leğenlerin olduğu yere koşardı.

Koştu.

Damlaların toplanacağı kapları aldığı gibi dünyasını ihata eden odasına döndü. Bir çırpıda olması gereken yerlere koydu hepsini. Artık içerdeki ses cümbüşü, bir orkestradan daha düzenli, daha etkili ve tabii seslerle sarmalıyor bütün boşlukları. Toprak örtülü damdan yağmur tıpırtısı, çaydanlıkta kaynamakta olan suyun cızırtısı ve odanın değişik yerlerindeki tabakların içine damdan sızarak düşen damlaların farklı sesleri: kimisi narin ve ince, kimisi metalik ve dondurucu…

Oturduğu köşesinde, içinde bulunduğu fakirlik, yoksulluk ve kimsesizlik hissinin verdiği acıyla Hint fakiri gibi boğuşurken, içinden bir ses onu dürtüyor. Kalk diyor, tam zamanı şimdi. Teybini ayarla ve başla! Bu ses onun kanını hoplatıyor, itiyor…

Çevik bir hareketle oturduğu yerden kalktı. Birkaç adımla kocaman tahta masanın değişmez aksesuarlarından olan teybini aldı. Tekrar köşedeki yerine döndü. Kafasında senaryo hazırdı. Komedi tarzıydı. Her şeye boş vermenin, yaşadığı hayatın zorluklarına ya da zor hayat şartlarıyla baş edebilmenin yoluydu belki de…

Kör Ahmet’i çok dinlerdi. Onun taklitleriyle başlamıştı aslında. Ve onun tarzında mahalli konuşmalarla tek kişilik tiyatrosuna başladı. Kadın, çocuk sesi derken bir kasetlik tiyatronun sonuna geldi. Konularla uygunluğuna göre tabi sesleri de kullanmayı ihmal etmedi.

Konya’da çok tanınan Kör Ahmet kadar meşhur olmayı hayal etti. O, uduyla vardı. Ben de bağlama çalarak meşhur olsam, cümlesi döküldü dudaklarından.

Aslında o da biliyordu hayatının bu şekilde devam edeceğini, tek odalı evde yokluk içinde nefeslenmeyi sürdüreceğini, hayatının sıkıntılarla, zorluklarla mücadele ile yoğrulacağını, kimsenin de umurunda olmayacağını. Ama gönül işte! Ferman da dinlemez, duyguların getirdiği isteklerin önüne set de çekemezdi.

Nereye çıkacağını bilmediği bir düdenden geçtiğini düşündü, anaforun kucağında bilmediği yerlere doğru yolculuğa çıktı nefessiz, duyarsız şekilde. Bazen sıcacık yaz gününde bir şelaleden aşağı atlarken hissettiği serinlikle nefeslendi.

Yağmur şiddetini artırdıkça odanın içine düşen damlalar kocaman kocaman oldu. Kaplar doldu doldu boşaldı defalarca. Damlaların, üzerine fırlatılan bir kurşun olduğu düşüncesiyle ezildi. Köşeye sıkıştı. Savunmasız bir çocuk edasıyla dudakları kıpırdadı. Allah’ım sen büyüksün. Çaresizliğin çaresi sensin, diye mırıldandı.

Yakarışları duygularını güçlendirdi. Yaşadıklarının çok önemli olmadığını düşünmeye başladı. Daha kötü durumdaki binlercesini hatırladı…

Rahatladı. Odanın orasında burasındaki dolan kapları tekrar boşalttı.

Diğer Yazıları