Menu
ZEKAT
Öykü • ZEKAT

ZEKAT



Al, dedi senin için bunların hepsi.


Yoksulluğun yıprattığı yüzü şaşkınlık içindeydi. Adamın yüzüne baktı bir de kapının önündeki kolilere. Üst üste sıralanmış, nerdeyse insan boyu kadar yükselmişti.

Adamın gözleri parlıyordu. Yardım ediyor olmanın ayrıcalığını hissettirmek için masumiyetten uzak bir duruşu vardı. Gururluydu, baskındı. Sanki gözleriyle “Ben zekât veriyorum.” imasında bulunuyordu.

Yüzü kırışmış adam etrafına bakındı. Kayıt yapan birini aradı gözleri. Son zamanlarda televizyonlardan öğrenmişti kameralarla kayıt yapıldığını. Verilen yardımı herkese duyurmak için mi yapılıyordu bilemiyordu. Böyle bir durumla karşılaşmamayı diliyordu sürekli. Çekindi. Tekrar baktı etrafına. Bir de adamın yüzüne baktı.

Adam, hadi ne duruyorsun alsana, der gibi bakıyordu.

-Senin, dedi tekrar.

Övgü bekliyordu. Minnettarlıktı umduğu. Eee o kadar da olacaktı. Bunca nimeti bir arada göremeyecekti ve şimdi hepsi önündeydi.

Yılgın gözleri kimsenin kayıtta olmadığından emin olunca gülümsedi. Kolileri birer birer içeri taşıdı. Zekât getiren adam hâlâ bekliyordu.

Kolileri içeri aldıktan sonra utangaç bir hal, titreyen bir sesle:

-Allah razı olsun! dedi.

Yardımı getiren adam şaşırdı. Daha fazlasını bekliyordu. Çok fakir demişlerdi kendisine. Bir şeyi yok, diye de ilave etmişlerdi.

Çok cümleli dualar, yakarış, yalvarma istiyordu, hatta övülmeyi bekliyordu. Olmadı.

Adam, nerdeyse yerinden kopacak kadar yıpranmış, boyasız ahşap kapıyı gıcırdatarak örttü.

Yardımı getiren de geri döndü. Az ötedeki son model arabasına doğru yürürken içinde hiç sevinç belirtisi yoktu. Canı sıkılmıştı biraz. Zekât vererek malının temizliğini yapıyor olmanın mutluluğunu yaşayamadı. Hâlbuki yaşaması gerektiğini duymuştu bir televizyon programında konuşan hocadan.

Zekâtı alan adamın duasının samimi olabileceği aklına geldi. Kendinin beklentilerinin yanlış olduğunu düşündü. Yardımı alanın kendisi olsaydı ne yapacağını hayal etti. Öyle dalmıştı ki araba kullandığını bile unuttu. Bir fren sesiydi dalgınlıklardan kendine getiren. Küçük bir çocuğa vurmaya ramak kala durabilmişti.

Çocuğun yakınları ortalığı inletirken o olduğu yerde donup kaldı. Arabadan inemedi. Ne yapacağını düşünmedi bile. Sanki dilini yutmuştu. Konuşmuyordu. İç dünyası kaynıyordu. Küçük bir çocuğu nerdeyse eziyordu. Durdu. Durduran vardı. Durmasaydı, duramasaydı; çocuğu öldürecek, hapse girecek, üzülecek, ömür boyu bir cana kıymış olmanın sıkıntısını yaşayacaktı. Bütün malını mülkünü verse bu vicdan azabından kurtulamayacaktı. “Şükürler olsun.” diye mırıldandı. Allah’ın büyüklüğünü zihninden geçirirken gözleri dolmuş, yaşlar akmaya başlamış, hıçkırıklara kapılmış ağlıyordu. Arabayı çepeçevre saran çocuğun yakınları, içerdeki adamın ağladığını görünce bulaşmadılar.

Korkudan ağladığını düşünenler oldu. Onun gözyaşları hesaplaşmadan kaynaklanıyordu. Kendisiyle hesaplaşmasıydı, yaptıklarıyla hesaplaşması, düşünceleriyle hesaplaşması, hayatıyla hesaplaşmasıydı…

Geldiği yöne geri döndü. Az önce zekât bıraktığı adamın evinin önünde durdu. Arabadan indi. Etrafını ürkek gözlerle süzdü. Ne yapacağını bilmeyen biri gibi, nöbet tutan asker gibi kapının önünde defalarca gitti geldi. Yaşlı adama yaptığını, onunla ilgili düşüncelerini yeniden düşündü. Düşündü. Düşünceler içinde boğulacak gibi oldu ve sığınacak bir liman aradı.

Ne kadar zaman geçtiğinin farkında değildi. Üzgün, haddini bilmiş, kaygılı, af dileyen bir ruh haliyle kapıya birkaç kez vurdu. Bu vuruş önceki kapı çalışının çok uzağındaydı. Bekledi. Adam açmazsa sonuna kadar beklemeyi düşündü. Bir kez daha vurdu kapıya.

Öksürük sesini duyunca adamın gelmekte olduğunu anladı. Kapının önünde başı önde, gözleri üzgün, hatta yaşlı gözlerle beklemeye başladı.

Kapı açıldı. Karşısında az önceki adamı görünce yalvaran gözlerle baktı:

-Senden de Allah razı olsun, dedi.

Kapıdaki hiç şaşırmadı, hiçbir soru sormadı.

Adam arabasına doğru yürürken komşunun radyosundan yükselen ilahi zihnine nakış nakış işlendi.

“Bir kez dahi gönül yıktınsa, bu kıldığın namaz değil. Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil…”

 

Diğer Yazıları