Menu
HÜZEYME YEŞİM KOÇAK'IN
Deneme/İnceleme/Eleştiri • HÜZEYME YEŞİM KOÇAK'IN "EDİBANE SÜZ(ÜL)ÜŞLER"İ ÜSTÜNE

HÜZEYME YEŞİM KOÇAK'IN "EDİBANE SÜZ(ÜL)ÜŞLER"İ ÜSTÜNE



PENCERE

İnsanın içine huzur veren bir kapak tasarımıyla size göz kırpan kitap, tabiatın çekiciliğiyle gözlerinize hitap ederken daha ilk sayfadan itibaren içlere doğru yolculuğa çıkarıyor. Ruhlara sesleniyor. Bir dinginlik hissiyle dengeli bir düşünüşün, duruşun ve sadırdaki sıkkınlığı yok edecek reçeteyi ima edercesine Pir Hz. Mevlana ile başlıyor.

Hz. Mevlana’nın sesiyle uyarıyor. Günümüzün bunaltılı ve yorgunluğundan kurtulmak için algımızın yönünü ona çevirmemizi anlatıyor. Önümüzdeki örtüyü aralama ve has düşünceye davetini hatırlatıyor. O gizemli kurgusuyla sıkıntılardan kurtulmak için ondan imdat ile başlıyor Edibâne Süzülüşler.

Hüzeyme Yeşim Koçak’ın kafasındaki dizinler kitapta yer alıyor. Mevlana’dan hemen sonra Sultanü’ş-şuara Necip Fazıl’ı anlatıyor kendine has üslubuyla. Merkezdeki birine ulaşmak için yan yollar mesabesindeki taşıyıcı cümleler peş peşe geliyor kitap boyunca. Hedefi belli olan cümlelerin ucu açık…

Etkilendiği, sadece kendinin değil bu alandaki yolcuların hepsine etki ettiğini düşündüğü insanların seçkisine özel özen gösterdiğini hissettirircesine isimlerle ilgili yazılarını sürdürüyor. Sezai Karakoç, Mehmet Akif, Yahya Kemal, Masud Akhtar Shaiklı, Dilaver Cebeci, Cemil Meriç derken kitabın pencere bölümünü tamamlıyor.

Şair ve ediplerden bahsederken farklı diliyle şairane bir anlatım ve şiirsel bir akış sizi daha iyi anlamak, düşüncelerin kıvrımlarındaki anlamı kaybetmemek için titizlendiriyor.

“Hocam” başlığıyla yazdığı bölümde içten içe duruşunu ortaya koymaya yetiyor. Vefa. Bugünlerde kaybettiğimiz, ama insani olgunun, olgunluğun bayrak kavramı “vefa”yı açıkça ifade ediyor. Yol gösterişin, edebi ya da sanatsal duruşun zor yolundaki işaret taşlarının sonucunu açık ve net bir şekilde ortaya çıkarma, bariz bir şekilde sunuşunu okurken Koçak’ın vefa duygusunu takdirâne cümlelerle anlatmayı uzatmayacağım. Elbette bu tür yaklaşımlar bu yolun kolaylaşmasını sağlayacaktır.

ESİNTİ

Hayriye ve Mesut’la başlayan “Esinti” bölümü, ayrı bir çeşni katmış bütünlüğe. Hayriye’nin yazar Hüzeyme Yeşim Koçak’ın hayatında çok özel, seçkin ve etkin bir yere sahip olduğu hemen anlaşılıyor. Bu yazısında da Hayriye ile olan ilişkisi, çelişkisi ve çekişmesi sürüyor. Yazı derinlemesine bir yayılışla sonucun hayalini kurdurmadan tamamlanıyor. İnsanın içindeki duyguları, idealleri, ya da “ben”in ve benliğin verdiği istekleri, düşünceleri biraz da müstehzi bir tavırla hırsını dillendiriyor…

“Şiir gibi yaşamak, şiirce söylemler, şiir gibi ölmek yakışırdı…” (sayfa 83) diyerek erkekler üzerinden düşüncelerini çerçeveliyor. Erkeklerden beklenenleri, intihar eden bir şair üzerinden yüreksizliğin yaralarını döküyor ortaya.

İlginç bir hikâye Nehir. Bir yol, yolculuk, akış, buluş ve kayboluş hikâyesi. Deruni bir iç sefer anlatısı. Kibrin de benliğin de diğer çöpler gibi yıkanıp yok olacağı bir yolculuk. Temizlenme aracı. Maksuda ulaştırma çağrısı:

“Başımı yerden göğe doğru çevirdim. Hehir, ayağa kalkmıştı. Yemyeşil, nurâni bvir yol gibi; gözümde gönlümde uzanıyordu. Azametle dikilmşti. Haşyetle büyümüştü.” (sayfa 102)

BAHÇELİK

Kitabın üçüncü bölümüne bahçelik ismini veren yazar, okuduğu yazarları ve kitaplarından hareketle onlarla ilgili edebi düşünce kaygı ve anlayışlarını değerlendiriyor. Aslında güzel de yapıyor. Okunan kitapları yazarlar tarafından değerlendirilmesi ne kadar hoş oluyor. Bazen bir eksik, bazen bir güzellik, bazen bir yenilik belki de en önemlisi teşvik oluyor, yazma aşkını körüklüyor, yeni arayışlara yöneltiyor.

“Rastgele sapışları önlemiş; taşkın iç enerjinizi beyhude döküşlerinize, nafile gayretlerinize rıza göstermeyip, bir veçhe istikamet vermiştir. Edebi bir yolda yürümeyi öğretmiştir.” (sayfa 45) diyerek kendisine yardımları sebebiyle Mustafa Miyasoğlu’na minnet duygularını süslü cümlelerle ifade etmiştir. Bu değerlendirme yazıları da aynı minval üzere olduğundan kendisi için de aynı duyuşların seslendirilmesi olasıdır.

Rasim Özdöneren’in kitaplarından değerli edebiyat adamı Şair Mustafa Özçelik’e, Ali Haydar Haksal’dan Dücane Cündioğluna, Ümit Fehmi Sorgunlu’nun “Gülün Müjdesi” isimli hikaye kitabının değerlendirmesinden Duran Çetin’in yayımlanan kitaplarındaki diline kadar, Abdullah Harmancı ve Ahmet Köseoğlu gibi onlarca yazar ve kitaplarının Koçak’taki bıraktığı etkileri okumak mümkün olacaktır. Aynı zamanda Koçak’ın kitap değerlendirmedeki birikimini billur bir akışla yudumlamak da işin diğer güzelliği…

Hikâye, roman ve deneme türündeki kitaplarıyla tanıdığımız Yazar Hüzeyme Yeşim KOÇAK’ın onuncu kitabı “Edibâne Süzülüşler” “Romantik Kitap” yayınlarından çıktı. Deneme türündeki kitap 194 sayfa.

Diğer Yazıları