Menu
ERZURUM ÜÇLEMESİ
Öykü • ERZURUM ÜÇLEMESİ

ERZURUM ÜÇLEMESİ

1. Yakutiye Medresesi

Ne arıyordum? İki büklüm bir halde, el pençe divan içeri girdim. İşte oradalar. Yıllardır aynı el yazması kitabın aynı sayfasını okutan müderrise görünmeden bir adım... Yıllardır aynı sayfayı okuyan talebelerin tükenmeyen heyecanına kapılarak bir adım daha…

O da ne? Yolların çatlaklarında biriken suları dalgalandıran, söğüt ağaçlarının yapraklarını hışırdatan, yas tutan kadınların gözyaşlarını kurutan rüzgârlardan yapılma bir kedi bacaklarıma sürünerek geçip müderrisin kucağına oturdu. Geniş kubbesine rağmen bir hücreyi andıran minik odanın havası aniden değişiverdi. Talebelerin sevecen bakışları, müderrisin çatık kaşlarında, söndürülmeden suya atılmış sigara gibi cısladı. Bakışlarını takip ettim. Müderris efendinin çatık kaşları… Kulaklarım uğuldamaya, dizlerim titremeye, damağım kurumaya, avuç içlerim terlemeye…

Yoksa? Müderris donuk gözlerini önündeki kitaptan kaldırıp soru soracak diye ödüm patladı! İşaret parmağını kaldırıp beni gösterecek… Bir adım daha atamadan korkuma yenilip koşar adım dışarı çıktım.

Hiçbir soruya hazırlıklı değildim; dersime çalışmamıştım; tüm cevaplar, içeri girmek için eğildiğimde yere saçılmıştı; müderris balmumundandı, talebeler de.

2. Itır Kitap Kafe

Erzurum’a her gittiğimde mutlaka uğradığım Üniversite Kitabevi’ni ararken yerine bir kafe açıldığını öğrendim. “Doğunun en büyük kitap kafesi” Itır’da tam üç gün boyunca çay içtim, masalara serpiştirilmiş dergileri karıştırdım. Yan masalara kaçamak bakışlar attım, garsonla sözsüz, olabildiğince sıcak bir dostluk geliştirdim. Her gece rüyamda müderrisin tunç bakışları karşısında ezildim. Her sabah aynı umutla, aradığım şeyi bulacağım diye telaşla aynı kapıdan girdim, nefesimi tuttum, labirenti andıran koridorların arasında kendime en doğru yeri bulmaya çalıştım. Dinledim, izledim, düşündüm, anlamaya, alışmaya çalıştım. Korka korka, yeniden kaçmaya hazır, bir esinti bekledim.

Son gün artık kararımı vermiştim. Kapı önünde oyun oynayan kız çocuğuna önceden aldığım şekerlemeyi uzatırken; “Eski kitapçılar yatırlara benzerler, üzerlerine yeni bir ‘şey’ inşa etmek imkânsızdır” diyerek yolun karşısına geçtim.

3. Otobüs

Erzurum istikametinden İstanbul istikametine gitmekte olan Esadaş Turizm’in değerli yolcuları, yaklaşık on bir saat süren yolculukları süresince, yanımdaki koltukta, kucağındaki görünmez kediyi okşayan kör ihtiyarın her sarsıntıda okuyup dört yanına üflediği Ayetel Kürsi’ler hürmetine kazasız belasız yolculuk ettiklerini bilmiyorlardı. Aradığımı sonunda bulduğumu da.

Diğer Yazıları