Menu
Elhân-ı Şitâ
Öykü • Elhân-ı Şitâ

Elhân-ı Şitâ

Maraş Depreminde Kaybettiğimiz Canların Anısına.


27 Aralık. Yeni yıla girmek üzereyiz, hâlâ kar yok. Bu sene kuraklık var, diyorlar. Hava çok soğuk. 

29 Aralık. Oğlanın botu delinmiş, bot almak lazım. İnşallah kar yağmaz.

31 Aralık. Yılbaşı için çerez aldım eve. Gece yarısına kadar televizyon izledik çoluk çocuk. Sonra kitap okudum. Ben saat iki gibi yattım. Galiba onlar da hemen yattılar.

2 Ocak. Bugün fabrikada gün boyu söylentiler dolaşıp durdu, işçi çıkaracaklarmış. Neyse ki sigortamı yapmışlardı üniversite mezunuyum diye. Henüz sigortası olmayan bir sürü kişi var burada. Akşam trafik çok yoğundu, baktım olmuyor, erken indim servisten, hayli geç döndüm eve. Yemeğe beklemeyin, diye aramıştım ama beklemişler yine de. Pencerenin önünde çayımı yudumlarken hafızamdaki o mısralar eşliğinde karın yağışını izledim uzun uzun… hafiften romantizm… 

“Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş,

 Eşini gaib eyleyen bir kuş gibi karlar

Geçen eyyâm-ı nevbaharı arar.”

3 Ocak. Kar iyi yağıyor. İnşallah okullar yarın tatil olur. Oğlanın botu. 

5 Ocak. Hava inanılmaz soğuk. Zemheri ayaz, derdi annem, tam da ondan. Kar tatili uzatılmış. Yarın iş çıkışı oğlanın botunu tamire götürecem.

7 Ocak. Oğlan, arkadaşlarıyla kar topu oynamış bugün, kardan adam da yapmışlar. Pek  neşeliydi akşam.

8 Ocak. İki gündür boğazım yanıyor. Hastayım. İş yerinden kaptım kesin. Maskeyle gezdim akşama kadar. Öksürdükçe fabrikadaki herkes ters ters baktı. Sanki elimde öksürmemek. Sanırım ‘korona’yım diye şüpheleniyorlar. Aşılıyım ben. 

12 Ocak. Maaş almama üç gün var. Artık kar yağmıyor ama ortalığın buzu hâlâ erimedi.

13 Ocak. Bugün fabrikada iki kişi birbirine girdi. Tesadüfen ben de oradaydım. Şahit yazmışlar. İşin yoksa bir de bununla uğraş.

15 Ocak. Maaşımı çektim sabah. Akşama kadar  hem çalıştım hem hesap kitap yaptım. Kredi kartı taksitlerini ödedim hemen. Sonra diğer faturalar. Doğalgazın ayarını biraz daha düşürsek iyi olacak. Oğlanın botu.

17 Ocak. Hanım da çalışmak istiyor, yöresel yemek yapan bir yerde ihtiyaç varmış, arkadaşı haber vermiş. Çocuklar küçük, razı olmadım. Zaten astımı var. Şu kışı bir atlatırsak rahata ereceğiz, biliyorum. Biraz daha dişimizi sıkalım, sonrası selamet inşallah. 

18 Ocak. Hava yine soğuk ama iki gündür güneş var. Kış güneşi. Buzlar eridi, çamur batak her taraf, bizim evin sokağına girilmiyor.

19 Ocak. Bugün harika bir sarma yapmış bizim hanım. Öve öve bitiremedim. Yüzünde güller açtı.

20 Ocak. Yarıyıl tatili başladı. İş çıkışı oğlana resimli masal kitapları aldım. Yeni geçti okumaya. Okumasını hızlandırsın biraz, unutmasın tatil diye.

21 Ocak. Oğlanla beraber alışverişe çıktık bugün. Çarşı pazar ateş pahası, sonunda hesaplı bir bot bulabildik. Pek sevindi oğlum, ben de öyle. Birazını ödedim, kalanı aybaşında ödeyecem.

22 Ocak. Bugün Pazar. Sabah erkenden kalktım. Evdekilere, halı saha maçım var, deyip hale gittim. Halde üniversiteden bir arkadaşla karşılaştım. O da atanamayanlardan. Edebiyat öğretmeniyiz ikimiz de. Ben KPSS’den yetmiş dokuz aldım bu sefer. O, kursa gitmiş geçen sene, seksen üç almış ama sözlüyü geçememiş. Bu sene seçimden dolayı büyük alım yapılacak, dedi. Hadi hayırlısı, dedim, onun şansı benden çok, puanı yüksek çünkü. Bunca sene geçti, konuların çoğunu unuttum, kursa da gidemedim. Bakalım bakalım. Akşama kadar beraber mal indirdik kamyonlardan, en azından bu karlı günü kâra çevirdik. 

23 Ocak. Hava çok soğuk. Kar yağmış bütün gece. Servis geç geldi yine, bir de yavaş yavaş gittik, yollar acayip kaygan. Eve zar zor dönebildik akşam, trafik felç. Yemekten sonra çayın yanında kek vardı. Karşı komşu getirmiş. Hanıma, malzeme alayım sen de yap, dedim. Çok maharetlidir bizim hanım, kız meslek lisesi mezunu. 

24 Ocak. Bugün karakola ifade vermeye gittim. Ne gördüysem onu söyledim. İfademi alan memurun Türkçesi biraz zayıftı, bir de klavyesi iyi değildi. Öğretmen olduğumu öğrenince, hocam geç bilgisayarın başına, sen yaz ifadeni, dedi. Ben yazana kadar sigara içti. Bana da çay söyledi.

25 Ocak. Öğleden sonra ev sahibi aradı, kiraya zam istedi. Söylediği rakamı ödemem mümkün değil, başka eve çıksam hiç olmaz. Maraş’ta böyleyse İstanbul’da nasıldır kiralar? Gerçi biliyoruz da nasıl olduğunu. Hanıma söylemedim, boş yere telaşlanmasın şimdi. Kontratın bitmesine üç ay var, dur bakalım belki bir çare bulunur.

26 Ocak. Kızımın doğum günü bugün, dört yaşına bastı. Dün eve pasta için malzeme almıştım. Kremalı kek yapmışlar, komşuya da götürdüler.

27 Ocak. Sabah babam aradı. Ablamla eşi boşanıyormuş, uzun zamandır kavgalı olduklarını biliyordum ama işin buraya geleceğini tahmin etmemiştim. Babam çok sıkıntılıydı. Hafta sonu gel, beraber konuşmaya gidelim damada, dedi. Gidelim de ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Ablamı çok seviyorum. 

28 Ocak. Hanım instagramda sayfa açmış kendine. Ördüğü bebekleri satacakmış. Aklıma yattı. Hadi hayırlısı.

29 Ocak. Bugün yine haldeydim. Bizim arkadaş da oradaydı, dertleştik biraz, bekar hâlâ, evlenecek para yok, dedi. Bir an borç isteyecek sandım, çok şükür istemedi, istese de yok ki zaten ama yanlış anlar diye korktum. Akşama kadar kasa taşımaktan belim kırıldı, olsun, alın terinden tatlısı yok. Oğlanın bot parası çıktı. Malları indirdiğimiz depoda, kasaların arkasında bir kedi yavrusu buldum. Yaralıydı. Bu soğukta iki güne kalmaz ölür, dedi depodaki adam. Zaten yerleşim de yok oralarda. Ne yer ne içer? Hey Yarabbim! Dayanamadım, aldım getirdim eve. Çocuklar çok sevindi. Hanım da sever hayvanları, yıkayıp boynuna kurdele bağladılar. Bayağı bir süt içti cüssesine göre Pisicik. Oturma odasına bir sepet koyduk, orada yatacak şimdilik.

30 Ocak. Şahitlik yaptığım arkadaşlarla karşılaştım öğle paydosunda, ikisi de benimle konuşmadı. Suratları bir karış. Ben ne gördüysem onu söyledim, kimsenin tarafını tutmadım. Ne bekliyorlardı anlamadım! Bir de mahkemeye çağrılacakmışız. İfademe bağlıyım, diyeceğim.

31 Ocak. Kar yağıyor yine. Yağsın tabii, dolsun barajlar, bolluk bereket gelsin. Hem oğlan da yeni botunu denemiş olur.

1 Şubat. Karşı komşu, çaya davet etti bizi bu akşam. Oturduk, sohbet ettik biraz. Ev kirasından bahsettim. Tanıdığı bir avukat varmış, arayıp ona sordu, enflasyonun üstünde artış yapılamazmış. Biraz rahatlar gibi oldum ama kim dinler ki kanun filan. Tedirginim. Biz bunları konuşurken hanımla göz göze geldik ‘niye benim haberim yok’ gibilerden bakış attı. Sesimi çıkarmadım. Eve dönünce konuyu açacağını sandım ama unutmuş gibi yaptı. 

2 Şubat. Oğlanla satranç oynadık yemekten sonra, ‘fil açılışı’ yaptı yine. Beni yenmesine izin verdim tabii. İnşallah ilerde iyi bir meslek sahibi olur. Ben, yazılım mühendisi olsun çok istiyorum. Matematik çalıştırdım, toplama çıkarma yaptırdım biraz. 

3 Şubat. Babam aradı. Ablamgil barışmış. Ne çabuk! Rahat bir nefes aldım. En azından böyle huzursuz bir sebep için enişteyle konuşmaya gerek kalmadı. Bir ara yemeğe çağıralım onları, dedim hanıma, olur, dedi.

4 Şubat. Havada agresiflik var. Yine çok soğuk ama bildiğim soğuklara hiç benzemiyor. Ürktüm biraz. Sabah hale gitmem lazım. 

5 Şubat. Gün boyu kar yağdı. Akşama kadar çalıştım halde. Arkadaşım yoktu bugün. Meraktan duramayıp aradım. Ankara’ya gitmiş üç günlüğüne. Yarıyıl tatili bitti ama akşam üstü kar tatili verdiler yine. Biraz kitap okutup erken yatmasını söyledim oğlana tatil rehavetinden kurtulsun diye. Hanım, bugün ilk satışını yapmış instagramda. Pek neşeliydi. Çok şükür işler yoluna giriyor. Bir de şu ev sahibini ikna edebilirsem…


Şubat 2023


SELMA

Tokat, Zile’de doğdu. Birinci lisans eğitimini Selçuk Üniversitesi İ.İ.B.F Kamu Yönetimi Bölümü’nde tamamladı. Tunus Üniversitesi’nde Karşılaştırmalı Kamu Yönetimi alanında master yaptı. Daha sonra, bir yıl süreyle bulunduğu Amerika Birleşik Devletleri’nde dil eğitimi aldı. İkinci lisans eğitimini İnönü Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde bitirdi. Üçüncü lisans eğitimini yine İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde tamamladı.Öyküleri ve çevirileri Post Öykü, Hece, Heceöykü, Muhayyel, İtibar, Muhit, Dergâh, Temmuz, Tahrir ve Karabatak dergilerinde yayımlandı.
 Ölmek İçin İyi Bir Gün Değil adlı ilk öykü kitabı 2018 yılında İz Yayıncılık’tan çıkmıştır. 2021 yılında Muhit Kitap’tan çıkan ikinci öykü kitabı Aynı Yağmur, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Hikâye ödülüne layık görülmüştür. Edgar Allan Poe’dan çevirisini yaptığı Kuyu ve Sarkaç, Şehrazat’ın Bin İkinci Gece Masalı ve Çalınan Mektup adlı üç kitaplık çeviri serisiyle James Joyce’dan çevirisini yaptığı Dublinliler ve Sanatçının Genç Bir Adam Olarak Portresi Ketebe Yayınevi’nden; Henry David Thoreau’dan çevirdiği Yürümek adlı kitap Kapı Yayınları’ndan çıkmıştır.
Hâlen İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Arap Dili ve Belâgati Bölümü’nde doktora eğitimine devam etmektedir. 

Daha fazla görüntüle
Diğer Yazıları