Menu
DERYA KUZUSU BUNLAR 3
Öykü • DERYA KUZUSU BUNLAR 3

DERYA KUZUSU BUNLAR 3

---« 4 »---

SAĞLIK

senin sağlıklı hâlin, yazmağa yabancı, a’cemi, soğuk, isteksiz hâlin değildir; bu, hastalıklı, arızalı hâlindir.

senin sağlıklı hâlin, yazmağa âşinâ ve hâzır hâlindir.

devamlı/dâimâ sağlıklı kalmak istiyorsan, dâimâ yaz.

(neden mi?)

çün ki, söz/kelâm/ifade/beyân tevlîdi/üretimi/istihsali, ilahî, melekî, nebevî, velîyîdir (ve dahî (te’lifen) yazmak, bunun taklîdidir. (hayat, iş/hareket ise, işte sağlık bu, sağlıklı hayat bu, hayatın sağlığı bu...)

(defterinin sağdan verilmesini istiyorsan, sağlıklı ol ve sağlıklı kal.)

---« 5 »---

BÖBÜRLENME İNSANOĞLU

bedeninle, pazunla böbürlenme insanoğlu... sen, toprak kadar maharetli değilsin.

baksan’a, toprak içine aldığını (yediğini) temizleyip çıkarıyorken, sen içine aldığını pisleyip çıkarıyorsun!

(sonra o, beğenmediğin, üstüne bastığın toprak, senin pisletdiğini alıp temizliyor, tertemiz meyva ve sebze diye sana iade ediyor! sen de, yiyiyorsun (çıkardığının temizlendiğine inanıyorsun, ki, yiyiyorsun)!

haydi, gel bakalım, kibirden gururdan öleyazan insanoğlu, kim daha üstün? yediğini temizleyen mi, pisleten mi? ve: pis, dediğin, iğrendiğin şeyi iade edip sana yediren mi?..

yooo, öyle hemen apışıp kalmak yok... üstün gelme şansın var; bu sana verilmiş –aklını kullanırsan (kullanmak için verilmiş o aklını).

toprak, böylece bana (ana gibi) hizmet etmiş oluyor; nasıl benden üstün olabilir? bu cismÎ/bedenÎ yandan/zaviyeden (bakımdan) böyle.

bu cevab (ve aklî/kıyasî herhangi bir cevab) toprakdan sadır olmaz.

sözünü etdiğin devr-i dâim dahi, bir (ilâhî/hâlikî/halkî) hikmete binâendir. her şeyi ölçü ve hesap üzere yaradan’ın şânı ne yücedir; bunun karşısında (tefekkür ile) sükûd etmek gerekir, (hürmet ile) rüku’ etmek gerekir, (teslimiyet ile) secde etmek gedekir...

tamam dostum, işte bu... işte (aklını kullanıb) bu cevabı verebilirsen, toprakdan üstünsün. toprakda eksik, sende (ondan) fazla olan bu: akıl.

akıl da..

bir şeyin var kabul edilmesi için, (onun) görünmesi, kullanılıp görünür kılınması, vitrine konması lâzım. (aksi halde kimseyi ve hadisatı inandıramazsın.)

ya’ni, işbu cevabın senden sadır olması lazım –aklının / akıllılığının nişanesi olarak.

[---güneş altında söylenmemiş söz kalmış mıdır (beyân-ı hakîm’den beri)? bu temrin dahi mesnevi-i şerifden mülhem, elbet. –hele çaldığımı (çaldığını) söylemediklerimi (söylemeyenleri) söylesem? bel(li)ki sokakda kimse kalmaz!---]