Yine balkondaydı. Bilgisayarını açmış yazacağı hikâyeyi tasarlıyordu. Balkondan aşağı baktı. İlkbaharın alımlı yeşilliğiydi onu çeken. Kalın hortumu oradan oraya çekip üç yolun kesiştiği kavşağın ortasındaki çimleri veminik parkı süsleyen ağaçları sulayan bir adam gördü.
İçinden “Bu adam görevli olmalı.” diye düşündü. Adamın üzerinde mavi bir ceket, sarı bir kep vardı. Elindeki bahçıvan eldivenlerinin turuncu rengi dikkat çekiyordu. Görevli başını kaldırdı ve balkondaki adama baktı. Birkaç adım attı ve durdu.
Balkondaki adam onun neden durduğunu merak ederek gözlerini bir dürbün gibi oraya odakladı.
Gördükleri onun alıp parkın içine çekti. Güzeldi!
-Aman Allah’ım, dedi. Şimdi bir fotoğraf makinem olacaktı şöyle uzaktan çekebilenlerden, diye iç geçirdi.
Parkın görevlisi olduğunu düşündüğü adamın durma sebebi bu olmalıydı. Çünkü hem yüzü gülümsemiş hem de onu olduğu yere bir mıh gibi çivilemişti.
İkili sıralar halinde dikilmiş olan bodur çalılıkların arasında, uzaktan küçük bir göleti andıran minik bir çukur vardı.
Yolun sağından ve solundan geçen araçlara, görevliye, balkondan bakan adama, yolun karşı tarafındaki çocuk çığlıklarına aldırmadan suyun içinde yıkanıyordu adeta. Bir daha bir daha, defalarca başını suya daldırıp kanatlarını suya çarpıyor, suyu üzerine boca ediyordu.
-Ne güzel! dedi adam ikinci kez.
Gösterinin kahramanı bir sığırcıktı. Sığırcığın suda oynaşmasını ilk defa görüyordu. Çok güzel bir manzaraydı.
Görevli hâlâ bekliyordu. Hareketsiz kalmıştı bir anda. İçinden “Ne kadar anlayışlı bir insan!” diye geçirdi. “Bir kuşu bile rahatsız etmek istemiyor.” dedi.
Sığırcık, suyla dolu çukurda çırpan kanatlarını nihayet havada çırpmaya başladığında gözler de onu takip etti.
Sığırcığın suyla dansını seyreden çocuklar el çırpıyordu. Biri kırmızı diğeri mavi giyinmiş iki küçük çocuk, suda boğulduğunu mu düşünmüşlerdi de uçunca sevinç çığlıkları atmışlardı anlayamadı. Adam kaldığı yerden çimleri sulamak için kalın hortumu çekti.
Sığırcık yıkanmış tüyleriyle kanat çırparken güneşin ışıklarıyla parlıyordu. Keyifle uçtuğunu düşündü. Karşıdaki akasya ağacına kondu. Beyazdı bir tül gibi ya da bir gelinlik giymişti akasya. Sığırcık, çiçeklerden örülü tülün içinde kayboldu.
Bembeyaz akasya çiçeklerinin güzel kokusu burnuna ulaştığında sığırcığın yerinde olmayı istedi. Nice güzel diyarlara, hoş kokulu mekânlara uçmayı hayal etti. Cennetlere, Cenentülbaki’ye, mescitlerin en güzeline, yeryüzünün merkezine, Kâbe’ye, Aksa’ya…
Uçsuz bucaksız ummanlara, deniz derya ormanlara… En önemlisi de minik yüreklere, sevgiye muhtaç gönüllere uçmaktı…
Sığırcık tekrar havalandığında, adam balkondan arkasından bakmaya devam etti. Minik parktaki görevli sulamayı sürdürdü. Çocuklar az ilerdeki duvarda öten minik serçeye doğru koştu. Yoldan arabalar hızla akmaya devam etti.
Biraz önce parlayan güneş bulutların arkasına saklandı. Yerdeki çocuklarla saklambaç oynamak istediğini fısıldadı, göz kırparak şaka yaptı.
Güverciler süzülmeye, ötüşerek hız yarışı yapan kırlangıçlar apartmanlar arsındaki dalışlarına devam etti. Beyaz bir tülbentle yeni misafirlerini bekleyen akasya ağacı az önceki sığırcığın özlemini duydu.
Şehrin gürültüsü arttıkça güzellikler görünmez oldu. Bir motordu bütün kuşları apartmanların en tepesine kaçıran. Seyyar satıcının avazı çıktığı kadar bağırmasıydı evlerinin önünde oturanları çileden çıkartan. Çöp kamyonunun gelmesiyle birkaç kedi de gözden kayboldu. Şehir, şehir olduğunu gösterdi. İp atlayan kızlar burunlarını tutarak oradan uzaklaştılar. Bir anne çocuğunu uzaklaştırmak için bağırdı. Beşinci kattan bir bayandı görüntüyü tamamlayan: Elindeki çöp dolu poşeti çöp bidonuna doğru fırlattı. Çöp kamyonunun az önceki durduğu yere “şap” diye düştü. Aşağıda oturan konu komşu kızgınlıkla yukarı baktı. Çöp poşetini atan kadın çoktan kayboldu.
Balkondaki adam böyle bir güzelliği tekrar yaşayacağı ümidini kaybetmeden tekrar tekrar bekledi.
Güneş yine yüzünü gösterip göz kırptı. Bulutlar başka diyarlara yolculuğa çıktı. Evlerin önündeki kadınlar oturmaya devam etti. Çocuklar oyun oynamayı sürdürdü. Kediler tekrar çöp bidonlarına döndüler. Minik parkın görevlisi sulamak için tekrar geldi. Çukurları suyla yeniden doldurdu. Park görevlisi ve balkondaki adam su dolu çukurdan gözlerini ayırmadılar ama sığırcık gelmedi.