Menu
Haberler • "söylenemez aşk, hal diliyle hecelenir"

"söylenemez aşk, hal diliyle hecelenir"



Kelimeler her insanda farklı farklı çağrışımlar yapsa da sanatçılarda bir başka çağrışım yapıyor! Her şeyin tükendiğini düşündüğünüz bir anda, bakarsınız ki bir kelime ile hayat yeniden dirilmiştir. 'Hayy' olan Allah'ın ismi sanatçıda böyle bir karşılık buluyor. Kelimelerin kalbini yararak harflere, hecelere dönüştürür ve 'hal diliyle hecelenir' onda.

ATEŞTEN KELİMELER, böyle bir sanatçının kalbinden yansıyarak okuyucuyla buluşan mühim bir eser.

Sekiz şiirin dünyasına girerek bir kalp yolculuğuna çıkan Ömer Lekesiz'in kaleme aldığı ATEŞTEN KELİMELER, Selis Kitaplar arasından çıktı. Kitap ismiyle müsemma bir şekilde 'ateşten kelimeler' düşürüyor okuyanının kalbine. Bazen ateş ten'i yalayıp İbrahim'in gül kokan bahçesi olarak gözlerinize değiyor, bazen de hayatın bittiğini sandığınız bir anda kutlu bir 'Kelime' olarak çıkıyor karşınıza ve İsa'nın yalnızlığından kendi kalabalığınıza dair sorular çoğalıyor beyninizde. Kelimeler öyle birikiyor ki bir an patlama noktasına geliyor ve ağlamak olarak can suyuna dönüşüyor. "Ağlamak ki, "su burcu"ndan olmaktır… Ağlamak ki, berrak sular gibi ışıldayan bir bıçakla kurban olmaya hazırlanmaktır… Ağlamak ki, sırrı dökülmüş gönül aynasına gözyaşından sır çalmaktır… Ağlamak ki, su sermayesinden başka her şeyini fenaya savurmaktır…"

Kelimeler, 'hayatın anlamı' üzerine dair titiz ve derin bir sorgulama ile yazarın dünyasında önemli bir yer tutuyor.

Felsefenin ve mistisizmin en çetin sorunlarına edebi bir duyarlıkla yaklaşarak bu anlam arayışının izini sürüyor. 'Yalnızdım artık… yeniay kadar yalnız; dolunaya dönüşme ihtimalinden çok uzakta, kendi çocukluğumun oyunlarında oyalanıp durandım. Kalemi toprak, sözcükleri tohum, düşünmeyi ve onun ak kâğıtlara kaydını yazmak sanıp, bunlarla tali olanının da talisine savrulup durandım. (…) Ben oyunda oyalanan, bana verilen nimeti hadsizlikte hadsizlik göstererek yele savurandım; soruların aptalı, aptalın sorularıydım; soru işaretlerinin çengeline asılıp, hazan yaprağı gibi titreyip durandım; mutluluğun, hayretin, sevgi yüklü şaşkınlığın göstergesi olan ünlemleri kullanmaktan acizdim; hep soruların ilk ve son muhatabı ve hep soruların mucidiydim. Belki de bu yüzden ona aşkımı açık açık söyleyememiştim."

ATEŞTEN KELİMELER, modern insanı yalnızlığından (nihilizm) çekip gerçek varlığın (Yaratıcının) yoluna düşüren sorularla doludur. Aşk, arayış, niyâz, havf ve reca, sükûnet, hüzün, gözyaşı… bu yolculukta heybenizde bulundurmanız gereken azıklardandır. Derin bir mahviyet duygusuyla açılan eller yanık bir gönlün kulağımıza çalınan niyazları olarak irkiyor bizi: 'Herşeyi gören Rabbim nazarında tut beni. Bu gece ben Sana yalvaran kullarının toplamıyım, sana yalvaramayan dillerin tümüyüm, duy beni. Sen "ol" deyince olan aynanın hürmetine, o aynadaki sırın, sırındaki hakikatin, hakikatindeki varlığın, varlığındaki yokluğun hürmetine, Cebrail kanatlarıyla biçimlenmiş Beyt'ü-l makdis'in ve Beyt-i atik'in hürmetine, Cennetinde yasaklanmış, arzında kutsanmış yasak meyvenin hürmetine, (…) Nefeslenmek için konakladığı her yerde Senin adına sunaklar kuran Halil İbrahim'in ve onun atıldığı ateşi söndüren suyun hürmetine, Bebek ağıdının yokluğuna ağayan Sara'nın ve ona nasip kıldığın İshak'ın hürmetine, Şeytan'ın kara haberiyle yüreği dağlanmış Hacer'in ve onun İsmail'in dönüş yolunu bekleyişinin hürmetine… Büyük Doğrucu'yla tamamladığın dinin, şeriatın ve hakikatin hürmetine Rabbim, bana rahmet ve merhamet katından bir karşılık ver.'

ATEŞTEN KELİMELER, metafizik kozmoloji perspektifi ile okunduğunda modern zamanlarda yazılmış, önemi zamanla daha iyi anlaşılacak bir kitap olarak değerlendirilebilir. Tasavvufta en önemli konulardan sayılan kalbin halleri, kimi zaman kabz halinde kimi zaman bast halinde okuyucuyu büyülüyor. Kabz hali: 'Mesele benim, Efendim; paradoks olan ben! Gerçeği hayalinden, hayali gerçeğinden beslenen ve beslendikçe hakikati rüyasında bütünlenen… mesele benim Efendim, paradoks olan ben! Dışındaki putlardan kurtuldukça, içindeki putlarla kirlenen! "O gitti" dendiğinde aklımdır onunla giden; "O geldi" dendiğinde durumdur iade edilen. Nedir put? Eylenen mi, eyleyen mi, eyleyen sayesinde eylenebilen mi? Nedir put? Kadın mı, erkek mi, makam mı, mevki mi, mal mı, çocuk mu? Aşık mı, maşuk mu?..." Bast hali: "Ki, put iğvadır, acziyettir, akılsızlıktır, fikirsizliktir, şerik koşmaktır; yalanla avunup gerçekten mahrum kalmaktır; perdeye dolayış aşikar olanı görememektir; semadaki yedi renge gözünü kapatıp, renksizlikte boğulmaktır: konuşanın, emredenin sesini duyamayıp bir derin sessizliğe mahkum olmaktır;…Gönül ki, sevgimizi büyüttüğümüz o rahmani kundaktır… Gönül ki, Allah'ın evidir, kulun kulluk sevincidir."

"Uyku ve Rüyâ- Hayat ve Gerçek üstüne tabirler", "Yol", "Yay ve ok", "Düğüm", "Lodos", "Bıçak", "Kurban", "Saklıbahçe", "Mürşit ve Mürit", "Uyku", "Rüya", "Elif", "Sin", "Ra", "Vav", "Kaf", "La", "He", "Dal", "Be", "Cim"… gibi sufi psikolojisinde önemli yer tutan kavramlar arkeolojik kazı yapan arkeolog titizliğiyle ele anılıyor kitapta. Kısaca ATEŞTEN KELİMELER, kelimelerle kardeş olanlara bir kelime bahçesi olarak bin bir tat bırakan bir eser.

(www.palandokengazetesi.net , 21 ARALIK 2009)