Menu
GARAUDY'İ YENİDEN OKUMAK
Deneme/İnceleme/Eleştiri • GARAUDY'İ YENİDEN OKUMAK

GARAUDY'İ YENİDEN OKUMAK

Son yıllarda derin bir sessizliğe gömülen fikir, sanat ve edebiyat adamı, filozof Roger Garaudy 20. Yüzyılda yetişmiş ender büyük düşünürlerden birisidir. 17 Temmuz 1913´te Marsilya´da dünyaya gelen Garaudy, gençlik dönemlerinde Marksist fikirlerin tesirinde kalarak Fransız Komünist Partisi siyasi büro üyesi olur. Komünistlerin düzenledikleri mitinglerin, konferansların ateşli konuşmacıları arasında ön sıralarda yer alır. 1945–1951 yılları arasında milletvekili olarak görev yapar. Clermont-Ferrand ve Hoitiers üniversitelerinde öğretim üyeliğini sürdürür. Fikirlerini üniversite kürsülerinden de Fransızlara, batı âlemine yaymaya çalışır. Hıristiyanlığa karşı verdiği mücadele esnasında onlarla diyalog zeminleri arar ve Aforozdan Diyaloga adlı meşhur kitabını yazar. Marksizm ile Hıristiyanlığın ortak noktalarına dikkat çekmesi geniş kitlelerde büyük yankı uyandırır. Mücadeleci kişiliği onu rahat bırakmaz ve seneler önce tutuklu bulunduğu dönemde yaşadığı ilginç bir hadise ruhunda büyük fırtınalar koparır.

Tutuklu bulunduğu o dönemde kurşuna dizileceği esnada komutanın ateş emrine karşılık, Cezayirli Müslüman bir askerin “Bir Müslüman savaşçı için, silahsız birine ateş etmek şerefsizliktir” sözü arayış içindeki ruhunu selamete çıkaran ateşin ilk kıvılcımı olur. İslam üzerine araştırmalarını yoğunlaştırır ve 8 Nisan 1983 günü Libya’nın Bingazi Karyünes Üniversitesi’nin konferans salonunda İslamiyet’i kabul ettiğini ilan eder. Bu ilan, Hıristiyan ve komünist âleminde şok etkisi yaratır. Batı’nın ünlü sanat ve edebiyat çevreleri şaşkınlıklarını gizleyemezler. 20. Yüzyılın bu dev fikir ve sanat adamı nasıl olur da İslam’ı kabul eder! Garaudy İslam’la şereflendiğini şu veciz sözleriyle bütün dünyaya ilan eder: “İslam, çağları arkasından sürükleyen bir dindir. Diğer dinler ise, çağların arkasında sürüklendi. Yani, İslam dışındaki bütün dinler zamana uyduruldu. Reforma tabi tutuldu. Mukaddes kitaplar zamana göre tahrif edildi, değiştirildi. Kur’an-ı kerim ise indirildiği günden beri her zamana hükmetti. O, zamanı değil, zaman onu izledi. Zaman yaşlandıkça o gençleşti. Bu, çağlar üstü bir olaydır. Bugüne kadar bunca savaşların bıraktığı korkunç, sosyal, siyasi ve ekonomik sarsıntılardan daha büyük bir olaydır. İslam materyalizme de pozitivistlerin görüşüne de egzistansiyalistlere de hâkimdir. Fakat bunlardan hiçbiri, İslam’a hâkim değildir."

Türkiye’de materyalizmin ağırlığını hissettirdiği dönemlerde ondan çok önce Bediüzzaman Said Nursi’de aynı şekilde “dünya yaşlandıkça Kur’an gençleşiyor” sözünü söyleyerek önemli bir hakikati hatırlatıyordu. Büyük ruhların birbirlerinden habersiz de olsa, aynı hakikat etrafında birleşmeleri İslam’ın evrensel mesajının temiz ruhları bir gün aynı noktada buluşturacağını göstermektedir. Tıpkı İslam’ın ilk dönemlerinde olduğu gibi… Mekke’de küfrün hâkimiyetini sürdürdüğü sıralarda Müslümanlar henüz güçsüzken, heybetinden dağların titrediği Ömer Hz. Muhammed’i öldürmeye gelirken, O’ndan sızan hakikatin şualarıyla eriyor, kalbi kadifeden daha yumuşak hale geliyordu. İslam tarihi şahitlik ediyor ki, küfrün, hakikat karşısında durabilecek gücü asla yoktur. Zira onun gücü “örümcek ağı” kadar zayıftır. Bu hakikati bugün tam olarak kavrayamıyorsak, Müslümanlar olarak Kerim Kitabımızın mesajlarına karşı olan kayıtsızlığımız yüzündendir. İslam’ın evrensel mesajlarını dar kalıplara sıkıştırıp hurafelere indirgediğimizde onun üzerini kalın şallarla örtmüş oluyoruz. Onun mesajlarını çarpıtmadan, açık ve tevhidi bir bilinçle sunduğumuzda aklı körelmemiş, vicdanı kirlenmemiş, kulağı sağırlaşmamış hiçbir insan bu mesajlara kayıtsız kalmayacaktır. Tıpkı Cezayirli Müslüman askerin vicdanından süzülen hakikati dile getirmesiyle Roger Garaudy’de karşılık bulan hidayet gibi karşılık bulacaktır.

Aforozdan Diyaloğa, Amerika Efsanesi, Entegrizm, İnsanlığın Medeniyet Destanı, İslam’ın Vadettikleri, İslam ve İnsanlığın Geleceği, Marks için Anahtar, İsrail, Mitler ve Terör, Picasso-Saint John Perse-Kafka, Siyonizm Dosyası, Yaşayan İslam, Yaşayanlara Çağrı, Yirminci Yüzyıl Biyografisi, Yüzyılımızda Yalnız Yolculuğum… gibi önemli kitapları Türkçeye çevrilen Garaudy’i hatırlamak, onun mücadeleci kişiliğini, bilgi dağarcığını ve düşünce ufkunu yakından tanımak gerekir. Dünyevileşmenin ruhlarımızı esir aldığı günümüzde, din, felsefe, edebiyat, sanat, sinema, müzik gibi yaratıcı düşüncelere olan ihtiyacımız her zamankinden fazladır. Bizden sonraki nesillere nasıl bir gelecek bırakacağımız bugün yaşadığımız hayat tasavvuruyla doğrudan ilgilidir. İlahiyat Fakültesinden bir hoca arkadaşımız mezun olacak öğrencilerinden bazılarına Roger Garaudy’i, Muhammed İkbal’i… sorduğunu ancak tanımadıklarını aktardığında çok şaşırmıştım. Fikirden, edebiyattan, sanattan, siyasetten, okumaktan uzak bir nesil yetişiyor bugün ne yazık ki! Yaşadığı asrın tanıklığını yapamayan, uğruna verebileceği bir mücadelesi bulunmayan, gayesiz, nihilist, nemelazımcı, vurdumduymaz bir gençliğin yetişmesinin vebali sorumluluk mevkiinde olan herkesin üzerindedir.

Son yıllarda fikir ve düşünce mahfillerinde derin bir sessizlikle kendisinden söz edilmeyen Roger Garaudy’i ilerlemiş yaşında tekrar hatırlamak, onu yeniden okumak, fikirlerine ve mücadelesine karşı göstereceğimiz vicdani bir sorumluluktur.

Not: 27.04.2010 tarihinde yayımlanan bu yazıyı, Garaudy'in Hakkın rahmetine kavuşması sebebiyle tekrar yayımlıyoruz. Allah mekânını cennet eylesin.

www.okumayeri.net


Diğer Yazıları