Menu
PENCEREDENİZLER 27
Haberler • PENCEREDENİZLER 27

PENCEREDENİZLER 27

bismihi teala

...17 eylül 1428, pazar/ist...

dün hastahaneye gittim (çapa).

hastalanan yaşlılar, hele ki ağır(ca) bir ameliyat geçirmiş ise, yakınlarından dolaşmağa gelen olmazsa, diye (ihtimali için bile) gücenip ağlıyor.

–ve hatta bahs-i diğer: uzun süre çocuklarından ayrı kalan yaşlılar, âdetâ, onlar gelip etrafında toplaşsın, diye, canıyle oynama bahasına, hastalanmak arzusu ile (elbet ölümü göze alıp) hastalanıyor, (evlad hasreti ölümden beter, bitirici mi imiş?!) hatta kimi zaman bu vefat ile neticelenebiliyor. (amma, ne gam: çocukları etrafında ya...)

...

(...) kendim ettim kendim buldum, hesabı. merhametden doğan maraz, çürüme.

adaletin kırbacı/kılıcı ve merhamet karşı-karşıya gelmemeli; gelemez çünki. çünki burada hukuk ile merhametin izdivacından adil bir adalet değil, sakat, hilkate mugayir bir çocuk (katır) doğar.

merhamet tek yönlü kalır ise, ancak karşı-karşıya kalırlar. kırbacın sağladığı merhameti (adalet, merhamet doğrurur ise hakikidir, hukukidir) unutmak, ihmal veya görmemezlikden gelmek, zulm tarafından tuzağa düşürülüp sakatlanmış, dolayısıyle merhametli(li)k vasfını kaybetmiş bir merhametdir. eğer kırbaç işlemez ise, mazlumun uğradığı zulm katlanmış, katmerleşmiş, koyulaşmış olur (ki bunun altında kalınca ne roma, ne makedon, ne babil, ne mısır, ne kartaca, ne emevi ve abbasi, ne selcuki, ne bizansi ve ne osmani, ne rusi, ne ingilizi, ne amerikani vs binaları yıkılmamazlık edebilir; sen kimsin ki kendine böyle –merhamet kılığında– zulmedesin de ayakda kalabilesin), ki, buna merhamet değil, maraz, demek münasibdir, muvafıkdır, isabetlidir.

yani: belki merhamet gösterdiğini zannettiğine (mesela, kendine) kötülük etmiş olmayasın?! (sana merhamet suretinde görünen, mağrur: aldanmış, gurur: aldanma kumkuması hilebazlar ve ahmaklar –gururlular– ulu önderi şeytan olmasın! gözlerini ovala biraz; biraz daha...)

...

aldanıp aldatanın dizinin dibinde iken, o sana şunu anons etmeni buyurabilir: «ne aldatırız, ne aldanırız! aldatanlarla beraber olmadık, olmayacağız! zulme karşı omuz-omuza, zafer elbet hakkındar, hak yolundur! vs vs» hatta seni şöyle rahatlatır: «korkma canım, şimdiye kadar lafdan dolayı kimsenin karnı ağrımadı...»

–bahs-i diğer: alt kattakilerin canını çıkarma ücreti elbet çok yüksek. çünki cehenneme çok odun lazım, çok!

–bunun islami olup-olmadığını şimdiye kadar soran oldu mu? soran olursa, bir kuytu kahvede çay ısmarlarsın, sonra, bu iyiliğimi unutma, der gibi bakıp, bırakır gidersin. o da oturduğu yerde kalakalır. kımıldayamaz. çünki, senin çayını içtiğinden, bütün takatini tüketmişdir.

18 eylül 1428, pazartesi/ist...

akşam, kemer dibinde çay içerken, bir arkadaş telefon etdi. biriyle ilgili bir pislik kumpas anlattı ki, kelimenin tam anlamıyla iğrenç, ancak şöhret kudurganı bir kuduz itin çevirebileceği bir dolap...

nasıl da pislik ve fitne fücur bir kakavanmış... gittiği, bulunduğu her yeri kendinin çukuruna çeviriyor. ne kadar tahammülsüz bir münafık yobaz...

leyla alaton, bugün bir gazetede yayımlanmış mülakatında: «zenginlik ve şöhret için uzun bir bağırsak lazım» diyordu. ya böyle şöhret lazımlığı kurtları, larvaları için ne lazım acaba?!

...

hadisat ve vukuat cenginde yuvarlanıp darbeler, yara-bereler almadan zihin kendine (aklı başına/akıl başa) gelip uyuşuklukdan kurtulamayor mu acaba?!

...

öfkeyle kalkan zararla oturur, darb-ı meseli o kadar doğru ki, fazlası var: zararı sadece kendine değil, etrafına da sirayet ediyor; etrafını da huzursuz edip yangın yerine çeviriyor; ve, tabii insanlar senden kurtulmak istiyor.