Menu
PENCEREDENİZLER 10
Haberler • PENCEREDENİZLER 10

PENCEREDENİZLER 10

[devam]

..REHBER..

dinde rehberinin hz muhammed (sav) olduğunu, kur’an’da da allah’a ve rasûl’e itaatin yanyana zikredildiğinden, “rasul’e itaatin allah’a itaat” demek olduğundan; rasûl’ün vefatında, miras (mal-mülk) yerine borç bıraktığından dem vuracak, sonra, dünya malı toplamakdan başını kaldırıp etrafındaki (ve dahi akrabandaki) muhtacları göremeyeceksin! “bu nasıl iş” dendiğinde, yüksek meblağda miras bırakan sahabeden örnek getireceksin. iyi de, senin dinde rehberin hani hz peygamber idi?!

bunun batni/vicdani cevabı şudur: “ evet, lafda örnek/rehber odur, diyordum, amma, amelde rehberim o değilmiş...

ancak, sen bu dürüst cevabı da, şeytanın ağzını bağlayıp yapıp ettiğini (zulum ve cehennem yolunda ‘ilerleme’ni) sana hoş gösterdiğinden, veremeyecek ve zındıklaşıp, islami boyayla (sıbgatullah ile değil!) boyanmış taşlarla döşeli kaldırımdan, gururlu adımlarla cehennemi boylayacaksın!

...

..GRİBAL..

cum’aertesinden başlayan gribal vaziyet keyifsizliği, üşüme ve terleme işkencesi sürüyor. aile doktarumuz amucaolunun verdiği hapdan yutuyorum. öğlen geçdi, hâlâ, kızkardeşimin, ilçenin en yüksek tepesindeki evinde yatıyorum, boynumu kaldırabildikçe okumağa çalışıyorum. ikindi üzeri, mutfak balkonuna çıkıp, sırtımı güneşe verdim de verdim, ciherlerim biraz rahatladı, terleme hızını azalttı.

..MUHAFAZAKAR LAGALUGA..

saat 22 sularında, eninboyuna pespaye bir programda, sunucu-yönetici, bir çamur güreşi organizatörüne soruyor: “muhafazakar sanat olur mu? olursa nasıl olur?”

yav, bir kere böyle birine böyle bir soru olmaz...

soru, kounun tarafına ve ya ilgilisine sorarsın...

adam hasmını her gün öldürüyor, bunu hayatının olmazsa olmazı haline getirmiş, sonra sen kalkıp, katile: “maktül/hasmın nasıl biriydi” diye soruyorsun?!

çamur güreşi diktatoryasından yana başını kaldıramamış bir çamur devrimcisine, “muhafazakar” kelimesini nasıl yöneltirsin?!

medya olmasa, akıldanelinin medar-ı maişeti pek zorlaşacaka pek...

hele medya patron ve yöneticileri biraz akıllı ve aptallığa tahammülsüz olsa, yandı gülüm keten helva...

muhafazakar sanat, gibi, zart-zurt bir mevzu ile ortaya zıplamak, yere saçılan bozuk para gibi fırdönmek, afiş oğlanlarına ne kadar da yakıyor: trink-trank- trum «makinalaşmak istiyorum»

akıl ve mevzu fukaraları ekran-çocukları da, bu “dön-baba-dönek”lerin etrafında pervane...

[13 nisan 1428]

«âtıl durmakdan ise beyhûde çalışmak yeğdir: çalışmakla hiçbir kazanç elde etmeseniz bile, en azından iş yapma alışkanlığını kaybetmezsiniz.» –paola certaldo– (maddi medeniyet ve kapitalizm; fernand braudel. çev. mustafa özel; ağaç yay. shf. 183)

[14 nisan 1428]

yazmak için aşırı gerginlik ve endişe ile aşırı rahatlık ve gevşeklik elverişli değil. ikisinin arası, ketlemeyecek nisbetde gerginlik yeterli.

[15 nisan 1428]

barcelona takımının, yay üzerinden kaleye şut çekmeden elenmesi üzerine, üstelik penaltı kaçırarak elenmesi üzerine, teknik direktör istifa etmiş... beşiktaş’ın on küsur puan önde iken şampiyonluğu (elinden, elini açıp) bırakması, adeta devretmesi üzerine, antrenör lucesku’nun: «türkiye’de çavuşesku romanyasındaki gibi şeyler dönüyor» diyerek istifa etmesini hatırladım. real madrid de, kalecinin üstüne ve kale dışına penaltı kullanarak elenince: «avrupa futbol baronları böyle istedi!» diye mırıldandım.

..ÖĞĞĞREVİZYON..

tesadüfen, tv’de bir garabet ile karşılaştım ve bu garabetin, türkiye’yi örevizyonra temsil edeceğini yeğenimden öğrendim. artık bu, türkeçenin değil, gavurcanın garabeti ve kendi garabetimizi aşma garip girişimi gibi de: aynen benim şu manyakça gripli halim gibi...

bu kadar zirve garabetin gavurca becerilmesinden dolayı, başta trt, bütün becericiler karşısında şapka çıkarıyorum (her ne kadar şapka giymeyip, şapka kanununa uymuyorsam da: uysa da çıkardım, uymasa da!).

[17 nisan 1428]

..ADLİYE BİNALARINDA, TAAMMÜDEN KATİL..

adana’da, 17 yaşındaki liseli tuğba, kendisini daha önce defalarca taciz ile kaçırma teşebbüsünde bulunmuş, 23 yaşındaki keş thsn tarafından okul bağçesinde boğulup öldürülmüş...

sayın cumhurbaşkanı, başbakan, adalet bakanı ve iktidar partisi ve diğer partilerin hukukçuları ve türkiya’nın resmî ve gayr-i resmi hukuk kurul ve kurumları (mümessilleri)!

katil thsnleri asmayacaksınız, değil mi?! elbet! insanseverliğiniz, ölümsevmezliğiniz ve buna yaslanan hak-hukuk ve kanun anlayışınız bunu gerektiriyor, değil mi? bu hukuk/kanun anlayışınız, tuğbaların ölmesini (ölmeğe devam etmesini), keş thsnlerin öldürmesini (öldürmeğe devam etmesini) gerektiriyor.

farkında mısınız: öldürüleni (tuğbaları) sevmiyor, öldüreni (keş thsnleri) seviyorsunuz (baylar/bayanlar).

şimdi siz tarafsız mısınız? iki tarafa da tarafsız mısınız?

tarafsızsanız: öldürülen ölürken, öldüren nasıl yaşıyor??? (afferin sizin hayat hakkınıza: birine var, birine yok!)

tez elden (latince bilen) birileri çıkıp, cinayetseverliğin (cinayetseverlek; katilseverlik; öldürenseverlik’in) latincesini ilan ile, bu, türkiye ve dünyadaki katilsever hukukçu (ruh ve akıl ve zihin hali) hastalığına bir isim koysun...

koysun da, tıp literatürü zenginleşsin: gerçekden bir eksiklik hissetmiyor musunuz, sayın (sosyal/adli) psikiyatr ve psikolog ve hatta sosyologlar?!..

öldüreni, tekrar be tekrar öldüreni öldürmemek, hastalıklı bir hukukçu ruh hali değil ise, şayet, hukukun mahkemelerde öldürülmesidir; başka bir de: taammüden, duruşma salonunda, dünyanın gözü önünde. adliye binalarında...

//şu itirazın başım üstünde yeri var: «katile yardım ve yataklıkdan, karışık eğitim sistemi de yargılanmalı.»