Menu
PENCEREDENİZLER 26
Haberler • PENCEREDENİZLER 26

PENCEREDENİZLER 26

bismihi teala

...08 eylül 1428, cuma/ist...

aslında şu an itibarıyle zahiri/dile gelebilir bir dert ve tasa görünmüyor, âlemlerin rabbine binlerce ve sonsuzca şükür. ancak, yine de, adeta içsel (deruni) bir tatminsizlik, bir boşluk hissediliyor... belki bu, ruhun gurbette bulunuşundan (garibliğinden) naşi olabilir. böyle ise, kur’an okumalı. çünki kur’an tilaveti (allah’ı zikr/anmak) ancak “kalpleri mutmain” eder, rahatlatır, genişletir, yumuşatır, iç fukaralığını giderip zenginleştirir ve neşvelendirir.

...09 eylül 1428, cumaertes/ist...

«her ağırlık ve üşenme muhakkak tendendir; cân hafiflikden hep uçmakdadır.» (mesnevi-i şerif şerhi; konuk; 6/3556)

...10 eylül 1428, pazar/ist...

gerçek: kimi mekanlar, lanet sağanağı sebebiyle olsa gerek, (insan olan insanı, insanlığını unutmamış, unutamamış) insanı maddi/manevi muazzeb ediyor. (aynen, dağlarda-ovalarda dolaşmağa alışmış bir ceylanın bir eşek ahırına kapatılması gibi, ki, üç-beş sene değil, on sene geçse, ceylan o ahıra her girişinde rencide olacakdır. on sene ne, ölene kadar... nitekim, bedene hapsolmaya alışamayan ruh, nihayet ceset ölesiye bu hapisten kurtulur.)

...

bugünlerde okumalar fena sayılmaz (günde ortalama 100); ancak, yazma maçı başlayabilemiyor. (ey yazan(lar); yazıyorsun, yazıyorsun da, ne işe yarıyor? hangi canlıya, hangi cansıza derman -hangi yaraya merhem- oluyor?!)

...

ne kirli bir teknoloji şu batı (avrupa) teknolojisi! televizyonu seynetmesen bile, sesini duymak zorunluluğu, (insan) zihninin iğdiş olmasına yetiyor. (açık havada tahriratın bedeli, mi demeli?)

...

«ve dostoyevski’nin hikâyesindeki, isa’nın maruz kaldığı iğva teşebbüsünün tabiatını anlayınca, biliriz ki, biz de bunda îmâ edilmişizdir; pasif [mef’ul] emniyet ile hürriyet arasında şahsî tercihimizi seçmeliyiz [şahsî seçimimize karar vermeliyiz].» (şahin uçar; kültür, teknoloji ve sanat yazıları; dostoyevski ve büyük engizisyoncu)

...

boyalı, yaldızlı bir vasat anlatının hakkından geldikden sonra, veya, sayesinde, ancak hikmetli, aklın parlaklığı ile ışıyan metinler kaleme alabilirsin. (bakarsanız, attar’ın ma’cerası-akışı da bu yöndedir.) çünki, zihnin –çalışmak ile– parlaması aklına yansıyacak, melek mizacındaki (melek ile akıl eşdir) akıl harekete geçince, hikmet ipinin ucu eline verilecekdir. bu verilmeden sonra ancak kaleme aldığın metinlere (herkesin göremeyeceği hakiki) parlaklık, hakikatin parlaklığı yansıyacakdır. (bunu ancak parlak gözlüler görebilir. diğerleri kaçar; arınmak istemeyenlerin sudan, iyileşmenin ne olduğunu bilmeyenlerin –acı deyip– ilaçdan kaçtığı gibi.)

...

içinde (güncel hadisatın istihsali) akan zehri yazmak ile dışarı akıtarak akıl ve gönül rahatlığına muavenet edebilirsin.