Menu
bunların hepsini okudun mu?
Haberler • bunların hepsini okudun mu?

bunların hepsini okudun mu?


Şair dostumuz Mehmet Aycı, geçen yıllardan birinde, Elazığ'da akşam başlayıp sabahın ilk ışıklarına kadar süren bol çaylı ve hayli eğlenceli bir sohbette, 'kitabın ve okurun muhtelif hallerine dair yazılar' yazmakta olduğunu haber vermiş ve bir gün bunları kitaplaştıracağını söylemişti.

Birkaç yazının konusunu da fısıldamıştı kulağıma: Kitapların arasından çıkan nesneler, kitap listesi çıkarmak, ödünç kitap vermek, kitapçıda tanışmak, imzalı kitaplar... Hayli eğlenceli bir kitabı müjdeleyen bu konuşmadan sonra Aycı'yı her görüşümde, "Ne oldu kitap, ne zaman çıkıyor?" diye sorup durdum ve sabırsızca beklemeye başladım. İşte, dostumuzun "Bunların Hepsini Okudun mu?" (Kütüphane Yayınları) adını verdiği o kitap, bu hafta başında nihayet elime ulaştı.

Peşinen söylemeliyim ki, Aycı'ya gıpta ettim. Hem ele aldığı konuların cazibesi hem de o eğlenceli ve kışkırtıcı dil, 'Bu kitabı ben yazmalıydım.' dedirtti bana. Fakat, elden ne gelir, yazamadığın kitabı okuyacaksın! Okudum... Hem nasıl okumak! Gülerek, eğlenerek, satırların altını bol bol çizerek, sayfaların kenarına çıkmalar yaparak, vecize kabilinden cümleleri çerçeve içine alarak...

Konusu 'kitap' olan yazılar, kitap kurtları için neresinden baksanız, iç gıcıklayıcıdır. Çünkü sevdiğiniz ve her daim peşinde olduğunuz bir nesneden söz edilmektedir. Mehmet Aycı'nın denemelerinin başlıkları, okur okumaz, içinde bulacağınız şeyi merak ettiren bir cazibeye sahip. Kitapların Arasından Ne Çıkar?, Bir Kitap Listesi Çıkar, Ben Kitaba Kitap Demem Kitap Benim Olmayınca, Ah Bir Vaktim Olsaydı Ne Kitaplar Okurdum, Bir Gün Gelir Okurum, Acaba Ne Okuyor, Bunların Hepsini Okudun mu?, Yükümü Tuttum Kitaptan, Kitap Okumak Orucu Bozar mı?, Kitap Hırsızlığına Dair, Küpte Saklanan Kitaplar, Rüyasında Kitap Gören Bir Adam Aranıyor... Bu yazıların konusu, bir okur-yazar olarak hep konuştuğumuz, eleştirdiğimiz, aradığımız, bulamadığımız, sahip olduğumuz, nefret ettiğimiz şeyler, durumlar, olaylar... Evet, konular tanıdık; ama yazarın bu bilindik konulardan şaşırtıcı ve bu denli eğlenceli yazılar çıkarmaktaki ustalığı takdire şayan. 'Eğlenceli' sözünü boş yere kullanmadım. Bu denemelerin en bariz özelliği, okurla senli-benli olmaktan çekinmeyen yazarın coşkulu, alaycı, sözü lastik gibi uzatıp salıvermekte sınır tanımayan üslubu.

Karşımızda, hoşsohbet bir 'anlatıcı' var ve bu konuşan adam, yazarın varlığını unutturup bizimle ha bire dereden tepeden konuşuyor. Siz de metinleri bir kitap okur gibi değil, bir kahvehane sohbetine kulak verir gibi takip ediyorsunuz. Önceki düzyazı kitaplarında Aycı'nın bu üslubunu yadırgadığımı, hatta biraz abartılı bulduğumu itiraf edeceğim. Fakat burada fark ediyorum ki bu üslup, onun alamet-i farikasıdır. Şöyle ki: "Sonra söyleyeceğimizi başta söylemekte fayda var, ey okuyucu, kitap listesiyle yemek listesini eş tutan, her halinden listelenecek kitapları okumayacağını sezdirdiği halde, doktordan diyet yemekler listesi ister gibi kitap kurdundan okunacak kitap listesi talep eden geveze okuyucunun bu isteği yerine getirilirken bir miktar gönülsüz davranmak vaciptir. Bakın, liste filan çıkarmayın demiyoruz; ola ki taliplimiz listedeki kitaplardan bir tanesini şöyle bir karıştırır ve kitapla tanışır; bu bile kitap bahsinde 'bir şey' sayılmalıdır."

Alberto Manguel, o nefis kitabı 'Geceleyin Kütüphane'nin bir yerinde, "Kütüphanemin ziyaretçileri bütün kitaplarımı okuyup okumadığımı sorarlar sık sık; çoğu zaman onları her birinin kapağını açmışımdır elbet, diyerek yanıtlarım. Oysa hangi boyutta olursa olsun, bir kütüphanenin yararlı olması için baştan aşağı okunması gerekmez; her okur bilgiyle bilgisizlik, anımsamayla unutma arasındaki uygun dengeden yararlanır." buyursa da, orta halli bir kütüphaneye sahip olan her okuryazar, ömrü boyunca bu soruya hep muhatap olacaktır... "Bunların hepsini okudun mu?"... İyi bir okurun cevaplamayı bırakın, duymaktan nefret ettiği bir sorudur bu ve soranlar da kitapla, kütüphane ile hiç mi hiç alışverişi olmayanlardır. Ama onlar illa ki bir cevap beklemektedir... Aycı diyor ki: "Yine de olması gerekeni, bir kitap sahibinin, 'bunların hepsini okudun mu?' diyen bir densize, yürek açıklığıyla, övünmeden ve yerinmeden ve dahi içinde zerrece yalan barındırmayan bir cümleyle 'evet, bunların hepsini okumuşluğumuz vardır' diyebilmektir. Öyle birisi varsa, ziyaret borcumuz olsun!"

Üç bölümden oluşan kitabın son bölümü, "Aceleye Geldi Af Buyurun" başlığı altında, sadece 12 yazı başlığından oluşuyor. Anlaşılan o ki, yazarımız, vakit bulduğu bir zamanda; "Adı Var Kendi Yok Kitaplar, Bir Kitap Bin Mühür, Bir Nadir Kitap Destanı, Bir Ok Attım Kitap Oldu, Kitap Acısı, Padişahım Kebikecim Sevgilim..." başlıklı hayli eğlenceli denemeler kaleme alacaktır.

Kitaptaki her yazının başında, elleri dert görmeyesi ustamız Hasan Aycın'ın 'kitap' konulu o nefis çizgilerinden birinin yer aldığını da belirtelim. Şu yaz başında eğlenceli, kolay okunan, işime yarayacak bir hayli malzeme ile dolu iyi bir kitap okumak istiyorum diyenlere derim ki: Aycı'nın kitabını bulup okuyun, sonra da yazara ve bana iki satırcık dua ediverin! (0312 418 16 23)

***

HAFTANIN KiTAPLARI

1. Doğunun Kapısı Diyarbakır-Bejan Matur (DKSV)

2. Türkiye'de İfade Özgürlüğü-Selim İleri (BGST)

3. Türk Edebiyatında Maraşlılar-Adem Güneş(UKDE)

4. Adriyatik'te Korsanlık-İdris Bostan (TİMAŞ)

5. Dünya Edebiyatından Seçme Öyküler-(ÇEKİRDEK SANAT)

(ZAMAN, 19 HAZİRAN 2009)