Menu
YAĞ SEVGİLİ YÜREK
Deneme/İnceleme/Eleştiri • YAĞ SEVGİLİ YÜREK

YAĞ SEVGİLİ YÜREK

yağ sevgili yürek, yağışınla şenlendir çeşmimizi.
arzımız sana ağmakdır, arzederiz. mazimiz seni zikirdir, zikrederiz. âtimizi sana hasrettir, hasrederiz.
bir selâmın neleri hâmildir, beyân itsek yanar gideriz.
gideriz, gideriz, çiğleri çiğneriz, seni yadederiz, farketmeyiz. farketmeyiz dönen nedir devran mı dünya mı günler mi yüzler mi yürekler mi, yoksa bağışımız mı.
görür mü bizi yıldızlar boğaz sefaininde, kıskanır mı samanyolu senin yollarında. semalar bakıp hasetden titrerken nurlarını saçar mı başımıza.
gökdeki yıldızlar gözlerimizdeki yıldızları nasıl kıskanmaz! bir çiğ danesi bir gül yaprağını elbet ıslatmaz.
kupkuru yıllarda intizar ıssızıyla ıslanmış kaya nasıl tütmez. oradan buraya ibrişimden yollar nasıl örülmez. üstüdar tepelerde hangi köşelerden dönülmez. hangi ceylana mermi sürülmez, hangi kuşa türkü dürülmez.
hangi yaprağa su yürümez, hangi dalı çiçek bürümez, hangi çiçek bal vermez, hangi bağda bülbül ötmez, hangi dağda ölünmez.
biteviye yağmur şakır gözler bitmez sözler. sözler yetmez, eyvah, sözler yetmez... sen sözden öte. sen özden öte. gökler seni öte, yerler seni öte. sen hepsinden öte. sen hep. sen hep. sen hep. sen. hep. sin. /sineye sinesin ötesine sinesin ötekisine sinesin… kara sinesin, buza sinesin; ben ateş. ben kor. bana sinmeyesin. donarsın…
közler hangi şarkıyla şavkır. miski hangi eller sürer /sürünesi.
bir yağmur danesi bir kurbana neler söyler. bana ne söyler.
bir yağmur danesi bir kum danesine neler söyler.
bir menekşe bir jaleye neler söyler.
bir dür danesi bir sema hânesine neler söyler.
çöl.. ki o çöl, işte o çöl..
bütün sarı sahralar semanın nur yağmurunu özler.
“(*/*)”
sen bu satırları okuduğunda, ben, yine yalnız bir “bozkırkurdu” acaba nerelerde dolaşacağım. venedik’de mi (bir ölüm), havana’da(ki adamımız) mı, beş şehir’in birinde mi, ana şehir’de mi, kayıp ülke’de mi, klimanjoro’nun karları’nda mı, iskenderiye(dörtlüsü’n)de mi, kazablanka’da mı, kudüs ey kudüs’de mi...
“(*/*)”
yine yağmur yağıyor, boğazda vapurlar batıyor.
beni insanlıkdan çıkarıp “böcekleştirecek” vapur geldiğinde, binsem, gökde gök-çeler, yerde kelebeklerle böcekler titremez mi.
“(*/*)”

…[GİBİYANİ]…
[yok be kızanım, bırak bu eskizaman ağızlarını...

bırak dedikse bırak! bizi kurbağalar gibi vıraklatma!

hey şaşkın, şaşkın-ı meydan! sen bilmez misin ki biz aklımız ve gönlümüzle değil, göz, kulak ve burnumuzla yaşarız...

(diyeceğim o ki: aş bunları aş /aşkım/; roman yaz, para kazan!)
(nasıl yani!)
(tuğla örer gibiyani, kerpiç keser gibiyani, kiremit döşer gibiyani)]

Diğer Yazıları