Menu
MÜREKKEP'TEN TAŞAN ÖYKÜLER
Deneme/İnceleme/Eleştiri • MÜREKKEP'TEN TAŞAN ÖYKÜLER

MÜREKKEP'TEN TAŞAN ÖYKÜLER

Cemal Şakar,  son öykü kitabı Mürekkep’le yine hayatın nabzını tutmaya devam ediyor. Faili meçhul cinayetler, cezaevi araçlarında yanarak can verenler, terör, açlık, Mavi Marmara, Tarlabaşı’nın arka sokakları, Müslüman coğrafyası… Kısacası yazar, öykülerinde hayatın kılcal damarlarına yerleşmiş acı gerçeklere yer veriyor.

On yedi öyküden oluşan kitap yazarın olgunluk dönemi diyebileceğimiz öykülerden oluşuyor. Konu olarak öncekilerle paralellik gösteren öyküler, biçimsel yönden modern ve postmodern öykünün sınırlarını zorlayan, deneysel arayışların ürünü olarak karşımıza çıkıyor. Öyle ki konuyu öykünün derinliklerine gömen yazar, öyküleri sırf kurgulamak için yazmış gibi görünüyor.

Kitaptaki öykülerin en dikkat çekici özelliği biçimsel yenilik. Sade fakat şiirsel bir dil kullanan yazar, hemen hemen bütün öykülerinde ele aldığı konuyu yeni bir öykü kalıbı içerisinde yazıya dökmeye çalışmaktadır. Bu şekilde alelade olaylar farklı biçimsel denemelerle özgün metinlere dönüşüyor. Bunları yaparken yazar üst kurmaca, bilinç akışı, simgesel anlatım gibi birçok yönteme başvurur.

Kitabın birinci öyküsü olan Kılıç’ta insanoğlunun zulüm karşısındaki acizliği dile getirilmiş.

“Sonsuzca yarılan yeryüzünde hükümferma yılanları, çıyanları, akrepleri, devleri, ejderhaları, tepegözleri gördü. Daralan kalbi göğüs kafesine sığmıyordu. Sanki gök yarılacak, Allah ve melekler bulutların arasından görünüverecekti.

Umdu.”

Bu ümitsizlik içinde yazar, artık ölülerden medet umar hale gelmiştir.

“Ellerini uzattı; elleri kanıyordu: Selahaddin; ey Selahaddinnnnnnnnnn!!!!!!!”

İkinci öykü olan Geçişler’de ise yabancı bir gazetecinin gözünden Irak Savaşı dile getirilmiş. Muhabir, kız çocuğu,  patlamalar, cesetler, askerler… Bir filmin fragmanı tarzında hızla akıp giden görüntüler… Bu görüntüleri daha canlı ve somut hale getirmek amacıyla kullanılmış patlama, alev, ceset gibi sert imgeler… Ve öykü Oğuz Atayvari bir sonla bitirilmiş: “Keşke bu son olsaydı ey sevgili okur!”

Güneş adlı öyküde ise kendi hayal dünyasında yaşayan bir genç kızın, Taksimde meydana gelen patlamayla hayatın acı gerçekleriyle yüz yüze gelmesi anlatılmış.

Kitabın en ilginç öykülerinden birisi Önce Vatan. Öyküde kendisini toprağına, bayrağına adayan bir gencin yaşadığı psikolojik durum ironik bir şekilde dile getirilir. Ancak konu kurgu aşamasında kalmış bir öykünün içerisinde gelişiyor.

Yine kitabın ilginç öykülerinden birisi Küçük Şeyler Düeti. Öyküde kahraman, haksızlıklara ve zulme olan tepkisini bir rap müziğinin ritmik sözleri şeklinde dile getirmiş. “Hep böylesin; şimdi de böyle, hep aynı. Daldın kendi karanlıklarına, çekildin kendi kuytularına. Kitaplar dedim sustun, hayat dedim çekildin. Ne getirdiğim toprak ne patlayan bahar umurunda.”

Koku’da ise iç sızlatan bir olaya, cezaevi aracında yanarak can veren Akif, Medeni ve İsmet’in dramına yer verilmiş.

Sesler yine savaş konulu bir öykü. Toplu kıyımlar, bombalamalar, roketler altındaki çocukların yaşadıkları dramlar... Çocuklar artık bir ses olmuştur.

Bir Öykü Tahlilinde Güneydoğu’da yaşanan faili meçhul cinayetler konu edinilmiş. Olay yine klasik öykü anlayışının dışında; bir öykü incelemesi şeklinde, parça parça verilmiş.

Yazarın öyküleri, genellikle somut kişi ve olaylar üzerine kurgulanmış dışa dönük öyküler. Olgunluk dönemindeki öykücülerin genellikle daha içe dönük, soyut konulara yönelirken yazarın tercihini bu yönde kullanmasını hayattan kopmama eğilimi olarak değerlendirebiliriz. Ayrıca yazar öykülerde bahsettiği trajik durumları okuyucuya tam olarak hissettirebilmek için bıçak, hançer, kılıç gibi sert imgeler kullanmış.

Otuz senedir aynı dünya görüşü ekseninde eserler ortaya koyan Şakar’ın öykülerinin arka planında yaslandığı temel nokta, Müslüman duyarlılığı ve kul olma bilinci. Haksızlıklar ve zulümler karşısında duyarsız kalamayan bir kalbin, kâğıt üzerinde kelime kelime sızlanışı. Kısacası Şakar, Müslüman bir öykücü, öyküleri de öykünün Müslümancası…

Yazarın mürekkebinin kurumaması temennisiyle…

İSMAİL

1983, Kayseri-Develi doğumlu. Selçuk Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden 2005’te mezun oldu. Öyküleri Muhayyel, İtibar, Post Öykü, Aşkar, Temmuz, Hece Öykü, Mahalle Mektebi, Yumuşak G dergilerinde yayınlandı.Eserleri:Öykü: Gergin Bir Yay(2014), Sonrası(2015), Deliliğin Evrensel Tarihi(2019)Roman: Ölüm Kadar Güzel(2017)

Daha fazla görüntüle
Diğer Yazıları