Reklam Arası Mete ÇAMDERELİ’nin reklam üzerine yazılmış kuramsal ve uygulamalı makalelerinden oluşan bir kitap. Eser, biri kuramsal ve diğer ikisi çözümlemelerden oluşan üç bölümden oluşmuş. İlk bölüm reklam üzerine yetkin bir kalemden çıktığı daha başlıklardan anlaşılan beş özgün makaleyi ihtiva ediyor. Bu bölümde bir de Claude Bonnage ve Chantal Thomas’tan yapılmış Reklamın Üç Kuramı adlı bir tercüme yer almaktadır.
Reklam Okumaları adlı ikinci bölümde üç kuramsal ve iki de çözümlemeden oluşan beş yazı yer almaktadır. İlk yazı, Söylemin Çözümlenmesinde Yöntem Sorunu adını taşıyor ve söylem çözümlemelerinde karşılaşılan yöntem sorunu üzerine kuramsal bir tartışmayı ihtiva ediyor. Daha sonra Çok İleri Giderek Bir Mavi Afişi Okumak ve Reklamda Pornografik İmgelem başlıklı yazılar söylem çözümlemesinin nasıl olması gerektiğine uygulamalı mükemmel iki örnek. Bunlardan ilkinin merhale merhale, yazarın zihninde ilk nüvelerini verişinden dergideki yayınlanma safhasına kadar şahit olduğum bir yazı. Ufaklığını bildiği bir çocuğu yıllar sonra büyük adam olmuş hâliyle görüp şaşıran insan gibi oldum. Tek karelik bir afişin sözlerinden, bütün görüntüsel unsurlarının tek tek en ince ayrıntısına kadar anlama nasıl dönüştüğünü zevkle okuyor insan.
Bu iki yazıda Mete Çamdereli, dilbilimden iletişime, söylem çözümlemesinden anlambilime kadar büyük bir alanlar arası tahlil ortaya koymuş. Bu hâliyle bu iki yazı Türk dili ve diğer lisanbilim (filoloji) alanlarıyla dilbilim, iletişim, toplumbilim, gibi birçok alan için örnek yazılar olarak başucu makaleleri mesabesinde kabul edilmelidir.
Reklamda Pornografik İmgelem adlı yazı, bir bilimsel çözümlemeden ve akademik kaygılardan çok bir aydın sorumluluğu ile kaleme alınmış çalışmadır. Hedef kitlesi daha ziyade çocuklar ve gençler olan bir ürünün mezkur kitleyi ifsad edici görüntüsünü ve ardındaki zihniyeti deşifre eden ve ahlâklı olmağa davet eden bir bildiri niteliğindedir. Bu yazıdan dolayı sayın Çamdereli yürekten tebrik edilmeyi hak etmektedir.
Dördüncü yazı Reklam ve Toplumsal Değişme başlığını taşıyor ve reklam ile toplumsal değişme arasındaki irtibatı tahlil ediyor. Bu tahlildeki tespitler de bazı reklâm cümleleri üzerine yapılmış küçük değerlendirmeler de yine reklâm sloganlarından ve bunların çözümlenmesinden hareketle reklâm ların hem ürünün satılmasında hem de topluma yeni alışkanlıklar kazandırmasındaki rolünün irdelenmesi açısından çok güzel örnekler olarak değerlendirilmelidir. Ayrıca daha önceki iki yazının yanında söylem çözümlemesi için bir başka güzel örnektir.
Bu bölümün son yazısı Kentsel Yönetim Reklamı adını taşımaktadır ve daha sonraki afiş çözümlemelerinin habercisi gibidir. Medya dışı reklam için şehrin mekansal bir ihtiyacı nasıl karşıladığı tartışılır ve şehrin yönetiminde söz sahibi kuruluşların reklam afişlerine dair küçük çaplı çözümleme örnekleri verilir. Sonunda da şehrin yöneticilerinin toplumsal mekanları kullanarak halka yönetim ve hizmet anlaytışlarını aktarmada afişleri nasıl kullandıkları tahlil edilir.
Son bölümün ilk iki yazısı İBB Logosu Nasıl Okunmalı ve İBB Logosu Nasıl Okunuyor adlarını taşıyor. Burada önce İBB logosunun nasıl ortaya çıktığına dair tarihî bir bilgi ve logo terimi üzerine de derin bir nazarî bilgi sunulmaktadır. Ardından da İBB logosundaki görüntüsel unsurlar tek tek tahlil edilir. Sonuçta da logonun hizmet üreten yönetimin sessiz bir sözcüsü olarak kamusal iletişime örnek olduğu ifade edilir.
İBB Logosu’ndaki dört görüntülü ve bir yazılı unsurun insanın zihninde ne gibi manalar inşa ettiği ya da etmesi gerektiği ayrıntılı olarak ortaya konur. Burada bir itirazımı dile getirmek istiyorum. 168. sayfada İBB Logosu’ndaki görüntülü unsurlardan biri olan üçgenler tahlil edilmektedir. “3) Yedi Üçgen” başlığı ile sunulur ve İBB Logosu’ndaki yedi üçgenin şehrin yedi tepesi ile irtibatı üzerine tahlillere gidilir. Hâlbuki İBB Logosu’nda yedi değil ondört tane üçgen vardır. yedi beyaz üçgen üç siyah üçgen yedi beyazdan oluşan üç büyük üçgen ve siyahlardan oluşan bir büyük üçgen! Burda elbette beyaz üçgenler söz konusudur ve çözümleme doğrudur, sadece beyaz üçgenleri belirlemek için çizilen çizgilerin ve daha sonra boyamaların neticesinde beyazların muhalifleri olarak siyahlar da kendiliğinden ortaya çıkmıştır. Sanırım teferruattaki bu küçük mesele bölüm(cük) adının “3) Yedi Beyaz Üçgen” şeklinde değiştirilmesiyle bertaraf edilebilir.
Sonraki yazı da İBB Logosu’nun nasıl okunduğuna dair küçük çaplı bir kamuoyu yoklamasının sonuçlarını ihtiva ediyor. Logodan haberi olmayanlardan tutun da hisarları simgeleyen kavisli şekli at nalına benzetenlere kadar birçok ilgisiz insana ve aslıyla uzaktan yakından alakası olmayan benzetmelere şahit oluyoruz.
Sonraki yazı Oklar ve Okların İletişimsel Değeri adını taşıyor ve günlük hayatımızda hemen her yerde karşımıza çıkan kılavuz okların çözümlenmesini içeriyor. Önce okun kısa bir tarihi üzerinde durularak trafik işaretlerindeki oklardan tutun da mantık oyunlarına kadar kullanıldığı yerlerin irdelendiği görülmektedir.
Son makale ise Ferzan Özpetek’in Hamam filminin çözümlenmesine ayrılmış olan Bir Göçmen Yönetmenin Gözünde/n İstanbul başlığını taşıyor. Kitaptaki diğer tahlillerinde hep sabit göstergeleri veya kısa görüntüleri ve bunlara ait sloganları çözümleme nesnesi olarak aldığını gördüğümüz yazarın, bütün bir filmi çözümleme denemesidir.
Dil, iletişim, anlambilim, göstergebilim, dilbilim, toplumbilim, siyasetbilim ve sairbilimlere ilgi duyanların mutlaka okuması ve kütüphanesinde bulundurması gereken bir kitap, ellerine sağlık Mete Çamdereli.
Nihaî kelâm: dipnotlardaki bk. ve bkz. kısaltmaları için birkaç sözüm olacak. Hepi topu zaten üç sesten (“bakınız”daki diğer sesler çekim ekidir, kısaltmada gösterilmez; göstermeğe kalkarsak işimiz var ve TBMMsi gibi yeni icatlar kapıda bekliyor demektir!) ibaret bir sözü üç işaretle kısaltmak herhalde dünyada sadece ve sadece Türkçe yazanlara kısmet olacak bir meziyet olmalı! Biz Mete Çamdereli ile bu meseleyi konuşur gülerdik ve kelimeyi kısaltmadan bak: şeklinde yazardık. Ne oldu bilmiyorum bkz.ye dönmüş!
(Mete ÇAMDERELİ, Reklam Arası, Tablet Kitabevi, 2006, Konya.)