Menu
HAVVA HANIMIN GAMZESİ
Deneme/İnceleme/Eleştiri • HAVVA HANIMIN GAMZESİ

HAVVA HANIMIN GAMZESİ

Daha önce, Saklı Değeler (öykü), Bırakın Güzel Konuşsun (deneme), Muhabbet Buyursun Gelsin (öykü), Bana Gönülden Çalıp Söyle (deneme), Bekleyen (öykü), Çoban Aşkın Çocuğuydu (roman), Ey Ruhum Geldin(se) Masaya Vur (deneme) kitapları yayınlanan Hüzeyme Yeşim Koçak’ın sekizinci kitabı Havva Hanımın Gamzeleri, 28 öyküden oluşuyor. Öykülerden bir çoğu “Edebistan” ve “Sanat Alemi”nde yayınlanmış.

Hayatta karşılaşabileceğimiz her türlü olaylarla yoğrulmuş öyküler. Ama genel olarak kadın ağırlığını hissediyorsunuz. Kadının öncelendiğini hissettiriyor satırlar ve arasından sızan düşünceler.

Duyguların yoğunlaştığı belki de bir manada hafifleyip yükselişe geçtiği bir anda gerçek olan en gerçeklere karşılaşmanız mümkün Havva Hanımın Arabası’nda olduğu gibi. Donduran, ürperten, soluklarınızın soğumasına neden olan...
“... Hâlbuki şimdi o; görünmezlikte, bir bilinmezlikte... hasretin eriten dönüp dolaştıran çemberinde. Münzevi bir kabrin, alçak gönüllü müstağni seçkinliğinde...” (s,53)

Eş, yakın ve bazen de zıt anlamlı kelime ve kavramları peş peşe sıralayarak cümlenin güçlenmesini/güçlü cümle kullanmada oldukça başarılı buluyorum. Hüzeyme Yeşim Koçak bunu sıksık yapıyor ve ona yakışıyor da.

Aşkî hikâyesinde (s,19) Öfke! Hasret! Nefret! Şiddet! İsyan! Haşyet! Gaşyet ve... “İçimdesin” diyor “Huzura” durmuş gözleriyle...
Hayatı, olanları, yaşananları, duyguları, bazen düşünceleri dalga geçerek insanların mizah anlayışlarından istifade etme yönü de gözlerden kaçmıyor. Cümlelerinin arasında yapmış olduğu göndermeler anlaşıldığında okuyucuyu rahatlatıp yeni göndermeler aramaya sevk ediyor. Bu da günümüzde eksik olan mizah unsurunun satırlar arasında iyi durmasına sebep oluyor. Öykülerinde mizahtan uzak kalmıyor.

Eleştirel yaklaşımlar her hikâyede sizinle buluşuyor aslında. Bir de ironik bakış... Her alanda, her konuda, her anlayışta, her anlatışta...

Direnişçi, dik ve muhalif bir Havva'nın öne çıkışı. Hep önde oluşu bazen güçlü kudretli duruşu ve çoğu zaman acziyet içinde kıvranmanın melankolik yapısı süzülüveriyor.

“Çekirge Sıçramadı” hikâyesi insanı alıp götürüyor farklı diyarlara. Acaba “ben miyim bu” sorusunu sorduruveriyor. Ya da ironik bir şekilde insanla çekirgenin durumunu mu özdeşleştiriyor, diye düşünürken çaresizliği ve çaresizliğin verdiği acıyla doğruya hamleyi de önünüze bırakıyor ve tadı damağınızda kalmaya devam ediyor.

Her yazar gibi Koçak da etrafını yaşananları görünenleri ve görünmeyen/görülemeyenleri de gözlemliyor. Bunu yazılarında fark etmemeniz mümkün değil.

Yolunu belirlemiş, yerini edebiyat dünyasında "özgünlüğü" ile sabitleyen bir yazar Hüzeyme Yeşim Koçak.
Gerek deneme gerekse öykülerinde, edebiyat ve sanat yapma ön planda duruyor. Edebiyat yazını içinde kendine has bir duruş, bir yer arzuladığı cümle dizilişinden yayılıyor/haykırıyor.

Ben, kendine has bir yol oluşturduğunu düşünüyorum Hüzeyme Yeşim Koçak’ın. Bu yolda önü açık. Ufku geniş. Genişlemeye de devam ediyor. Düşündüklerini sanatla yoğurabilmek önelidir, bunu yapıyor.

Diğer Yazıları