Menu
FARİNELLİ,  KAR ve EFKÂR…
Deneme/İnceleme/Eleştiri • FARİNELLİ, KAR ve EFKÂR…

FARİNELLİ, KAR ve EFKÂR…

https://www.youtube.com/watch?v=WuSiuMuBLhM

Lascia ch’io pianga…
mia cruda sorte…
e che sospiri La libertà…
Bırakın da kara bahtım için ağlayayım…
Kaybettiğim özgürlüğüme yanayım…

Böyle diyor üç buçuk oktavlık sesiyle Farinelli aryasında. Gerçi şarkının sözleri İtalyanca’dan çevrildiğinde “zâlim kaderime ağlayayım” şeklinde olsa da, yine de gönüldeki aksine göre anlam buluyor.

Kedim İncir Can pencereden kar manzarasını seyrederken bir taraftan da kulaklarını geriye iterek zaman zaman gerginleşen yüz ifadesiyle dinlediği bu garip sese bir anlam vermeye çalışıyor.

Çoktandır okurla aramızda garip bir perde oluştu. Okur, günlük siyâset ve kavga üzerine sosyal medyadaki fırtınadan apardıklarını önüme koyup benim de bu ezberlere ve kavgaya katılmamı istiyor… hatta bekliyor… hatta dayatıyor!

Oysa bilmiyor ki ben ezberlerimi unutalı çok oldu… İnsan yanınca gerçeğe nasıl uyanırmış bunu bir gün ihtişamlı bir opera binasında ürpererek dinlediğim aryada anlamıştım. İnsan ülkesinde itilip kakılınca Avrupa’nın gotik katedralleri, müziği, tanrı ve meleklerle dolu o tuhaf, o dev tablolarına bakarken daha çok ürperiyor, eziliyor ve üşüyor. Üşümek değil bu aslında bir kar yangınında kavrulmak…

Tuhaf… Ülkesinde sarık, yeşil, türbe, tasavvuf dediği zaman şirk ve günahla suçlanan insan bu dev ikonalar önünde durunca düşünmeden edemiyor. Gerçekten felsefe nedir? Düşünmek mi? Düşündüklerini düşündürtmek mi?

Avrupa, her ne kadar Rönesansla aydınlığa kavuştuğunu iddia etse de, Rönesans gücünü ve teknolojisini bizzat “karanlığın” bilgisinden almıştı. Ve ilk Farinelli’nin sesinde haykırmıştı tutsaklığını… Pagan ayinlerinin bu cinsel haz köleleri… İştar’ın iştihâsı… Molok’un yakan sesi… ve damar damar şırınga edilen, yüzyıllardır kan içe içe semiren nefîli soyu; Golem…

Avrupa, düşünce ve sanatı, karanlığın ona fısıldadığı şekil ve mâhiyeti kadar gördü ve gösterdi. Avrupa düşünmedi; gördü ve gösterdi… Avrupa anlamadı; aldı ve pazarladı… Hep o derin gayya kuyusundan… Hahamların nefesi, zift borularından, efsundan, büyüden ve katrandan…

Şimdi anlatsam da anlamayacaklar biliyorum… Çünkü günlük siyâsetin kuyularında boğularak görmek mümkün değil hakikati… Sosyal medyanın arap saçına dönmüş örgülerini çözmeye çalışarak meşrulaştıramayız ezberimizi.. Çünkü onların bize gösterdikleri sadece onların görmemizi istediği şekil ve mahiyette.. Hem fizik, hem de metafizik boyutu olan bu hengâmenin her ân değişen yüzü ve şartları karşısında okurun yapacağı en sağlıklı şey; içine çekilmesi, sosyal medyanın kozmik büyü ve öfke akımından kurtulup kalp erenlerinin, büyük mutasavvıfların eserlerine dalıp, sessizce ve duayla anlamaya çalışmasıdır. Tıpkı Farinelli gibi…

Farinelli şimdi bize kapalı olan o perdenin ardındaki karanlığın emrinde ve hizmetinde olduğu hâlde, içinde bulunduğu hâli insanlara sesiyle, sesindeki büyü ile aktarmak istemiş. Orta Çağ katedrallerinin en derin kuyularından hem de... Kara büyünün ve şeytan ayinlerinin gotik yalnızlığında sesiyle büyütmüş düşünceyi… Sesinin tennuresine dolayıp kalplere tefekkür gedikleri açmış. Deniyor ki, depresyon geçiren hastalar bile sesiyle şifâ buluyormuş. Çünkü kelimelerle ifade etmeye gücü yetmediği hakikatleri sesiyle büyüleyerek belleklerindeki ezber perdesini aralamış, gönle girmiş, yakmış… İşte hakikat gönülde yanan o ateşin aydınlığında görülüp okunabilir ve anlaşılabilir.

Artık sen de Farinelli'ye kulak vererek beni şu veya bu tarafa çekmeye çalışma... Hatta savaşı bırak sen de...

Ben yahut o veya başkaları sana hâdiselerin ancak bizdeki şekli, mahiyeti kadarını verebiliriz. Kursağımızda ne varsa... yalan gerçek.. ezber yahut sahîh… Oysa sen gönlünün fitilini ateşleyebilirsen bizim miktar ve şekillerimize ihtiyacın olmaz, orada, o derin hîranda ölçüsüz hesapsız lütuflara, sırlara, anlamalara erişebilirsin…

Hülâsa okur, ben sana taraf olamam…
Çünkü ben senin tarafındayım…
Her tarafındayım…
Tavafındayım…
Çünkü gönülüm…
Gönüldenim…
Gönlündeyim…
Çünkü ben gönlündekiyim…
Çünkü ben gönlünün gönlündekiyim…
Çünkü ben vecdin
Vicdanınım…
Yani; kalemim Sevgili Okur…

Kadirşinaslıkla…