Gözlerinin ışıltısını kaybetmiş çocuk ey!
Şimdi seni hangi dağ uyutur göğsünde?
Hangi ırmak emzirir?
Hangi deniz kandırır susuzluğunu?
Şehirlerin karlı ve sisli sokaklarında sokak lambaları yanarken gözlerin hangi pencereye yaslanır?
Kasabaların ikindi ıssızlığında hangi el tutar elinden?
Bir sokak kapısı kapanır, bir pencere açılır.
Demiri tavında döver bir demirci örse çekiç vurur, dokuduğu kilime bir turna nakşeder bir kız, taşın ruhunu arar bir taş ustası, bir terzi en beyaz kumaşları biçer...
Doğar kanarsın, büyür kanarsın, ölür kanarsın.
Yazgın ülkenin yazgısıyla aynıdır.
Ülken, toprakların da kanadıkça kanar.
Birileri senden önce keşfetmiştir kanayan yerini, acıyan yerini.
Nerde bulunsan fark etmez, Ortadoğu’da, Afrika’da, Balkanlar’da, Kafkaslar’da.
Birileri bulur seni ve kanatır yaranı.
Hani derler ya yumuşak karın.
Senin de yumuşak karnın budur.
Kanayan yerinin farkına varmaman.
Birileri senin yaranı senden iyi bilerek hep aynı yere vururken; sen hep başka yerlerinin acıdığını düşünürsün.
Ah bir bilsen yaranın tam yerini; iyileştirmek için çareleri de bulursun.
Bir dinlesen yaranın tam yerini gösterenleri, yollara işaret koyarak işte yol buradan gider diyenleri, dirilirsin yeniden, iyileşirsin mutlak.
Acının coğrafyası yoktur.
Anne eve koşar; kapıda bekleyen birileri mi var?
- Oğlum sen mi geldin?
- Ben gelmedim anne.
Baba eve koşar, kapıda bekleyen kimse yok.
Gelen ben değilim.
Çünkü hep aynı yerden kanayan yaram depreşti yine; ama nerem acıyor bulamıyorum.
Birileri benim yaramın yerini benden daha iyi biliyor ve hep aynı yere vuruyor.
Aynı yerden kanatıyor, aynı yerden.
Ben gelmedim.
Ben şimdi bir düşteyim; kendimi attım deli bir çayın serin sularına.
Islandı saçlarım, alnıma düştü.
Yattım sıcacık kumların üzerine gökyüzüne bakıyorum, gökyüzünden turnalar geçiyor.
‘Havada turna sesi var ‘∗ diyor bir ses, bir ses daha diyor.
Ve çöllerde, yaylalarda, şehirlerde, varoşlarda başımı kaldırıp baksam gökyüzüne duyarım seslerini.
Turnalar geçer yaram iyileşir.
Turnalar geçer, düşlere dalar giderim.
Gözlerinin ışıltısını kaybetmiş çocuk ey!
Hep aynı yerden kanayan yaran ne alemde?
∗ Hisarlı Ahmet’ten alınan türküyü en iyi kendisi söyler. Talip Özkan içli okur, Sümeyra Çakır’dan dinledikçe içinizde bir şeyler burkulur. Daha başka söyleyenler de vardır.