Menu
BİR AVARENİN DÜŞLERİ / 7-TOPRAĞIN KOKUSU
Deneme/İnceleme/Eleştiri • BİR AVARENİN DÜŞLERİ / 7-TOPRAĞIN KOKUSU

BİR AVARENİN DÜŞLERİ / 7-TOPRAĞIN KOKUSU

Adam sabah erkenden kalktı.
Odanın sokağa bakan penceresini açtı.
Nefesi buharlaşıp uçuştu havada.
Seher kuşları çoktan gitmişti.
Umarım yine gelirler dedi.
Hâlâ bırakmadılar bizi.
Her sabah gün doğarken nasılda çığlık çığlığa öterler.
Herhalde bu da onların zikridir.
Adam sokağa baktı; gökyüzüne baktı düşündü.
Alt sokaktaki fırından, yeni pişmiş ekmek kokusu geliyordu.
Gece yağmur yağmış, toprağın kokusunu havalandırmıştı.
Ekmek ve toprak kokusu ne de güzel yakışmıştı birbirine.
Aslında ekmek bir bakıma toprağın kokusudur diye düşündü.
Adam toprak kokusu dedi.
Toprak dedi.
Toprağımız eskisi gibi kokmuyor artık dedi.
İnsanlar ne isterler topraktan.
Bitirdik onu.
Yürüyüşümüz, gidişimiz de toprağa doğrudur.
Bir gün kavuşacağımız şeye karşı bu ne hoyratlık.
Belki bir gün bizi toprak kabul etmeyecek.
Ya da bizi kabullenecek toprak bulamayacağız.
Ama yine de umut.
Bir parça umut.

Çünkü kim ne derse desin, bu toprakların derinlerinde bir yerde gizil bir güç var.
Tüm eğmelere, bükmelere, kanırtmalara karşı yerden kalkan, üstününün başının kirini pasını temizleyen, silkelenen; ayağa kalkıp yürüyen, insana güç veren, dayanak olan gizil bir güç var bu toprakların derinlerinde.
Bundandır bu türküleri, bu şiirleri, bu hikayeleri söylememiz.
Bundandır günde beş kez aynı ırmakta yüz yıkamamız.
Bu toprağın derinindeki gizil güçtür bizi biz yapan.
Bizi başkalarından ayıran.
İnsan olmanın ne demek olduğu bilincini sürekli diri tutan, inanmanın erdemini, ilkelerin yüceliğini göğsünde bir bayrak gibi taşıyıp; çağlardan çağlara taşıyıp duran gizil bir güç var bu topraklarda.

Adam uzaklara baktı.
Gözleri bir kamera gibi soldan sağa doğru tüm şehri taradı.
Gün doğmuştu, güneşi göremedi ama camlarda altın gibi parlıyordu.
Uzak tepeleri, gecekonduları, sisin boğduğu apartmanları, sararmış güz yapraklarını dökmemek için direnen ağaçları gördü.
Bizim tüm hoyratlıklarımıza rağmen bizi bırakma ey toprak!
Her sabah gelip gündoğumunda öten seher kuşları gibi bırakma bizi dedi.