geldim rûzigârınca üşüyüp
camına düşen son güneşçe ölgün
pervazına vuran yağmurca karışmaya hüznüne..
yoktu başka bir pencerem güneşe bakan
“giden gitsin, sen kal!” diyordun ya
o yüzden gitmemiştim pencerenden..
elimde bir /vedâ mektubu/
ve kapıma asılmış bir /ayrılık/ var
doğduğum dokuz doğurmuş bir acının
dokuz memesine tekmil
tekil iştahalarla yapışan bendim!
herkes cömertçe çekler keserdi neşeli kalabalıklarına
benimse yanardı hep biletlerim
ve hep karşılıksızdı yalnızlığıma kestiğim
hüzne kanardı bileklerim..
şimdi gözümü her kapadığımda
o muhteşem rüyânı görmeye
senin için uykularına yatan da benim, ey ölüm!