bu şiir, ‘akisleri sönmüş bir ses’tir.
Çağ doğurdu beni
Bir şehrin ortasında
Saçılıp savruluyordu saatler
Bahası ağır kış henüz geçmiş
Güneş buzları çözerken
Caddelerin kirli suyunu içen topraktan
Ve artık beyaz ağmayan gökten
Saatler saçılıp savrulurken
Bir şehrin ortasında, sonradan
Doğurdu beni
Sonra, saatler ilerledi
Çocuktum ve anlardım annemi
Komşuya götürdüğüm bir tabak aş
Korneşe iliştirdiğim sarı perdeler
Çünkü annemin anladığı kelimeler, çiçeklerdi
Sonra yükseldi duvarlar
Gri bulutlar, devlet parasız yatılı okullar
Ve artık sıcak bakmayan gökten kayan yıldızlar
Eşiğime vardılar
Baktım
Bulutlara yetişmek için koşuşan çocuklar
Rüzgarın savuşturduğu yapraklar gibi
Bir parça toprağa kondular
Sonra, serde ağrılar
Doğursa yamanacağım yüklü duygular
Kokusu genzimi seven
Mezarı rafta adamlardan küflü kitaplar
Sonra sanrılar ve
Beni anlayan ağrılar buldum
Ağrıdım
Ağardım ve kalan ömrüm bir yol oldu sonralar
Ben de şehirlerden duraklar koydum
Mesela uğurlu bir uğraktı Konstantinapol
Orada
Bir şadırvanın giderinde şavkım
Güleç ve yorgun bir yüzle
Ben buz gibi mermerler üstünde
Tenimi üşütürken eski musluğun altında ellerim
Güleç ve yorgun o yüzle baktı bana
Sonra, orada sonralar, sonatlar, balatlar
Bir kadına eşlik etsin diye
Söylediğim şarkılar duydum
Sonra, gün oldu öldü mecazlar
Ve sustu gün batarken çalan şarkılar
Elde ne turnalara yakılan yanık türkünün konacağı kalp
Ne de bir inkılaba adayacağım adet kalmaz oldu
Soldu güzellerin gül yüzü
Söndü en azgın ateşi gençliğin, ten de
Çünkü tanı ağartan kandilin kendisiydi yatsıyı atlatan yalan
Koynunda kıçı kırık kayıklar saklayan
Kadın dedikleri liman da yalandı
Ve baştan beri bendim babam
Kalacaksa ölümdü hayatta kal’a kalan
Çünkü gerçek yine o eski gerçekti
1992 yılında Malatya’da doğdu. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi’nde İngiliz Dili Eğitimi bölümünde 2015 yılında tamamladı. TRT World’de yaklaşık 3 yıl çalıştıktan sonra editör olarak TRT2’ye geçti. Hala TRT2’de belgesel ve TV programı editör olarak çalışıyor.