Bir duvarın omzuna da yaslanılabilir
Göğsünde ağlanılır soğuk bir kaldırımın
Kapısında rüyalarımı çocuklar giysin diyen dil
Rüzgârın sekizlik esinde
Nasıl tvist yapılacağını bir tek yalnızlar bilir
Irgat pazarına dönen gece seanslarında
Şilepler sır yükünü indirir
Damla damla üzüntüleriyle yastığını
Yaşlarını gizleyerek emzirir
Bir parya kadardır sokulabilmesi hayata
Bir tek gerçekler kanatlanmasına engeldir
Saatin yalnızlığı bastıran tik takları
Karanlığın kalbine düşen dolunay parolası
Akılda unutulan her pasajdan bir dün
Bir yarın çalmanın andı
Bütün düşerken çevrilen sayfalardan sözüne
Takılır kanca gibi eğik başlı rakamlar
Çaldığı yokluktan vursa buzlu bir kim o
Bir satır ömrünü beslerdi düşülseydi keşke
Bir uçak geçse dönüşürdü zafere
Onun kod adı yalnızdı
O limansız şehirlerde gemiler
Karaya şenlik basacak yolcular beklerdi
Bu yorgunlar için çay demlemeyi
Bir de mimikleri buruşmadan
Ağlamayı bilirdi.