Menu
GÜLÜN GÖLGESİ
Şiir • GÜLÜN GÖLGESİ

GÜLÜN GÖLGESİ

I
Gülün gölgesi üzerimde
Kıvrımları hayatımın dönemeçleri
Kokusu kadar rayiha tüter terim
Özlemi kadar ölümlü
Aşkı kadar nâmütenâhîye uzanır bedenim...

Gülün Gölgesi üzerimde
Cemreleri gül bahçesine çevirecek münzevi duruşu
Karanlığı aydınlığa çevirecek sükût endamındadır sancım
Gözyaşlarının hokkaya damıtıldığı katrelerde
Kaleme ant içildiği gülistanda var olur emellerim...

II
Gülün gölgesi vuruyor aşkın şavkına
Çöl gecelerinin aheste notalarında yağıyor hüzün
Demlenirken acılar korların yalnızlığında
Kuşların sürgüne taşıdıkları umutları dirilir
Şaha kalkar gül muştuları
Cemrelerin gül bahçesine dönüştükleri vakit...

Gülün gölgesi ölmeden önce ölüme gebedir
Dilleri lâl yapan duruşlara
Tecrit edilmiş ruhların miracına gebedir
Söz medeniyetinin dirilişine
Kumruların zikrine
Serçe yüreğinin titremesine gebedir gülün gölgesi...

III
Gülün gölgesi mahzun ve mazlum
Dalından kopartılınca yitirdi güzelliğini
Solmaya başlayınca rengi
Kokusunu kaybedince
Âşıkların gözleri kör oldu
Hasretlerinden eridi, eridi gün geçtikçe yürekleri...

Bilirim gülkurusunun nedâmetini
Ölgün çiğ tanelerinin yazgısında saklıdır
Vurulunca ta kalbinden simurglar
Islak ve derunî peykânlardan süzülünce gül şebnemi
Gülün yakamozu parlar
Gök yaşlarını boşaltır toprağa
Gül ağlar...

IV
Gül vuslat ateşinde
Ölümü acziyetin arefesinde bekliyor
Sevdasını tutsak aşkına
Kokusunu mil çekilmiş gözlere adıyor...

Gözler izahıdır titreyişlerin
Sedefler doğmasına gebedir incilerin
Yağmurlar hüznün artmasına
Topraksa gülün vuslatına gebedir...

V
Gül acizliğini idrak edince büker boynunu
Gölgesi dayanamaz daha çok eğer boynunu
Yaprakları karışır yokluğa
Âşıkları çöllerde kaybolur
Varlık gülün sancısıyla yeniden doğuncaya dek...

Güle “ol” deninceye
Ve aşka “ol” deninceye dek...