-sakıncası var mı -eminim kastedilmedim
hiçbir yerde geçmiyor adım, hafif anımsatsa da kasıt ben değilim
nisayım ben nisa -ben nisa -bütün nisaların nisa oldukları kadar
tanıdığın ve tanımadığın bütün kadınlarım -göbeğinde piercing olan
-sakıncası var mı- fönlü saçları ters tarafa yatmış bundan dolayı tedirgin
kameralara yan bakan -resimdeki şair -sanırım şimdilik sakıncası yok –
resimde sol başta ikinci sıra hafif kambur o sene önlükler kara - - -
astrologlara sorarsan böbrekleri ağrırmış aralıksız ………..ne hoş
içerdik karşılıklı…………………..nisa ve sen burçlarında………….
napolyon kirazı bir bayrak dalgalanırmış……………………………
sen beşir astrologlara sorarsan sırttan çabuk soğuk alırmışsın -osmanın
yakın akrabasıymışsın --- müjdeci yanın ağır basıyor kanımca -hiç
sakıncası yok -hem herkes birinin akrabası - - - - - - - - - - - - -
o fütuhat -doğru vuruşlarla hep kazanan -kısa içer -hep açar
hiç utanmaz bütün kilitleri ……. mükemmel mesrur mühim biri
tesellisi peygambersiz toplumların - o işte o! O o işte o -gücenik kalçaları
yalpalamadan yürüyeni - çabuk adımlı mezzo sesli bazen kabarır da
çın çın yankılanır kulakları iyi işitenlerin iyi adamların iyi kulakları
(çalkalar ama içine doğru alırken hiç utanmaz
dışarı bırakırken -ortanca olmanın yan etkisi olsa gerek
gülerek çiçek miçek derlermiş buna -sokakları sıcak ilçenin işvelisi)
evlere yakındı kaldırımlar - - - bugün de akşam oldu –bütün kadınlar
bugün takunyaları tak tak yaparak inecek bir kez daha -tak takk takkk
küçümen bir kız ahşap merdivenleri…………. babasına el sallayacak
n e d e n s e p e k m ü h i m d i o s e n e
b a b a y a e l s a l l a m a k
benden sonra ge gelir
kısaca g dedik ona gülmez o kocası almanya’da
kocasının karısı var başka
kocasının karısının kocası ölmüş -ama nüfusta
yani her harften sonra ne geliyor bilmek gerek
bu sözcükten sonra ne gelecek?!? bir vedaı
kıstas yapmak mümkün mü diğer vedaa?!?
ya vedasız!?! sonu olmadan bir hıçkırık!!! -dinlemeye sabırsız
bi kahır? bi küfür? bi geri adım? bi şey?
bi şey...?!?... bi saç teli filan bırakmaksızın…?!?...
bi sabırgösterisi… bi şamar olsun atmaksızın… bi kavga...
hiç değilse bi aldatma… bi geçimsizlik… bi eksik… bi kusur…
bi şirretlik… bi şey olmalı… bi şey… şimdi olsa da olur, şu an…
bi şey, bi işaretsizlik anlamında her şeye kabul
bir fark yok densin -bir fark yok -sen de birisisin işte o hepsine benzer biri
(ha öyle ki hepiniz bi serçe olsanız)
(bi serçe olsanız bilinmez hangisinin hangisinden daha tatlıdır eti)
işte şurdaki kumral gibi yürümektesin
şu sarı saçlıdan hafif şişman -şu esmerin biraz heybetlisi
-haayır haayır bir oğlum olsa iyi olurdu
bir kurşunum olsaydı gider seni bulurdu
bir kından ancak
koparak ayrılırdı bir bıçak
yüzüme damladıkça terlerin
hiç şüphem yok dünyaya kansız gelmişsin
kandırmazdı ki beni
ellerin birbirini hararetle buluşu
haydi! çıkar saatini! bir durdur! atışını! nabzımı tavana vurdur!
gene de bitmesin geçişi leylakların gözbebeklerimde çakmak çakmak duruşu
nasıl olacaksa bu gidişin gelişin
bir tren her gardan çıkışında senin, ters tarafa koşuşun
ne anlamı var artık kerbelasız hüseynin
bu saatten sonra tasmasız
boynundan tutup seni sever miyim
bin yılın konusu bu
gürül gürül ırmağın vara vara bir yokuşu buluşu
geçer mi trenler ortasından bir kır evinin
kaybetti samsun asfaltı da eski trendini
aynı ateş mi işaya’nın dilini iğdiş -benimki kopuk
seninle birlikte tutmayacağım pırıltılı yasını -benimki kopuk
kestik olası güzelliği ayinlerle alnıma sürdük kanını
bir benmişim o uzun o yorucu muhakemenin muhatabı
bezgin değil yılgın değil bıkmış değil sadece meyus
şimdi yasını tutmanın –pardon- hangi satırdaydı makable şamil kanunu
biz tabii gıyabında az konuşmadık
iki kişi uçlarından bahsettik
suçların kamaştırdı gözlerimizi
nasıl inkar edecek ki, dedik, yargıcın suç ortağıyız
yargıçla aynı anda aynı işte karşılaşmışız
küçük ortakmışız, olsun, birinin suç ortağıysan
ölüm ayırana kadar sizi kopmaz
en güçlü bağdır suçun nikahı
sevdim bu terörü saçtığın dehşeti sevdim yaklaştıkça
henüz ödemeden karşılığını… senden kalan hırsla bir süre idare ettim
ne mümkündü dokunmak görkemiyle salınan
senin yaşam dediğin benimse küçümsediğim
yasla örülmüş yaşlarıyla bir kadının hiç süresiz iç sıkıntısıyla
bir sürek avı avlayanın yüzüne bile bakmamış
bir anlık duruşta - bir geri bakışta - bir ayak atışta avlanırmış
ayıbı var bir avı kendinden büyük taşla vurmanın
kadın olmanın ayıp olmakla eş –bu nisa söylemi –silik yılmış
kentin ortasında rotasız kalmanın - - ibreler titrek - - kıbleler çoğullaşmış
sırf erkeğin eli değsin bir kere kutsanmakla eş –bu fütuhat böyle kepazebidişi
bir kadın bilmezse ün tutkusu –bu kendiliktir-
bilmezse tekil ve tikel ve hüzünlü kalmayı
uçurtma ipine bağlanmış gibi sersemleşir
gibi bağlanarak uçmayı bilebilir –belki?-
tipi yemezse fırtına çıkmazsa –hmm belki? zor-
bir erkeğin peşinde güzel havaların katilidir
hepsinden vazgeçtiğimin bilmem farkında mısın
ne sensizlik nedeni ne mutluluk dinleri böyle gevişlerim yok
ıssız ve çorak toprağımdan kaçış bitti………………………..
kendimin tadında kendimin göbeğinde kendimin ortasındayım
dünyanın da tam göbeği burası
buradan başlıyor şehir de şiir de şaibeler de
bitti saltanatı poetik hırsların -bana rağmen bittiyse-
bitti yazınsal dervişliğin sırları açıldı -kamu kamuysa hâlâ-
fahiş kamu fahiş fiyatlarla değişti herkes gidebilir
kapılar ardına kadar açık laissez écrire laissez chier*
kaleler kapışılmış olabilir -sen de pisliğin tekisin biraz kansız ve serseri
olabilirsin -senden acayip hoşlanıyorum hâlâ.. belki.. ihtimal ki..
seni sevmek üslubunu da sevdirir
kaşların ki sevdirir çatılışı
düşmanı, cedelin çetin alametleri
bir form ki iç içe köprülerin altı ve kıyısı güneşli sahillerin
iç içe dip dibedir kehanetle bilimsel içerikli özdeyişlerin
bir ânı kovalayan öteki ânın hatırı için
hatırı için iki kişiyi birbirinden ayıran şeyin
köleliğimin, natıkası kesilmiş tutulmuş dilleri
itaatimin, kusursuz dikkatimle sarf eden gerekli kipleri yerli yerinde
varsa çıkışı hepsinden sana çıkmış -bu ne güzel bir başlangıç!
nasıl bir buluş böyle beni bana yedirişin!
varsa kadın / bir yerimde saklı kirli / vesair bir kadın kalabilmişse
kadın kalmış bir yerim filan varsa hepsi senin…
benim cevherim - tiyeklerim - sıradan edimlerimde saklı kalmış
muhteşem üslup -meğer benim köleliğim… ben şimdi biraz
oda diplerine gidiyorum -sürüklenecek şeylerim var peşim sıra
benden korkacak kimse var mı? –sanmıyorum, korkmaya gidiyorum
şimdi köşelere doğru itaatimi göreceksin görecek
dilimi yutup sözcüklerimi sana verişimi
benim evetlerim vardır -tir tir titreyişlerim
- kerhen olsa da bir hayırı evetleyişimde gizli
erotizmi bulup getirdin bana hediye ettin
sözcüklerim olamaz -hesap etmem çarşıya çıkmam salınmam topuk dövmem
seçmeyi bilmem bildiğim an biter köleliğim
başım yana eğik -gözlerimde isyancı bir ifade yok
bütün teçhizat tam teslim -susuşum imalı değil –üzengim yok üzengiyim
bana bazı sözcükler verdin -evet efendim -emredersiniz -beni yavaşça
silin hoyratça silin beni her şekilde silin yeter ki silin
-açıkla!
müsaade ederseniz -evet aşağılık biriyim ama
-açıkla!
evet hımmm… -şey duruşumu beğendiyseniz böyle durabilirim biraz daha
henüz ölmedim… ama şey… efendim… birazcık doğrulmama
izin verir misiniz… yani parmak uçlarımda bir sızlama… yüküm ağır
diyemem bu yakışmaz bana… esmer atalarım varmış bir zamanlar
bir de tatar atalarımdan kalma aksi bir damarım var ama…
bana bazı sözcükler verdiniz –evet- birkaçını değiştirerek kullanmama
izniniz varsa… itiraf etmeliyim aşağılık biriyim -ama izniniz olursa
bir soru sahibiyim -açıkla!
-efendim, bir efendi, sever mi kölesini biraz da olsa
-sever mi onun sevdiği şeyi
ve onun aldığı şeyi alır mı o da ağzına
ve ne pahasına der mi onun gibi -olursa olsun ne pahasına!?!
-ve o kaba saba duruşuyla bir köle, efendisine şöyle kaşının altından bakarsa
alınmaz mı efendi -yani daha açık olmama izin varsa –açıkla!
-efendim bir parça utanmakla birlikte kendimden bahsetmeme kızmazsanız –
…………….neyse
açıkla!
bağışlayın merakımı efendim -bir efendi kölesinin
kendisini beğenip beğenmediğini takar mı hiç kafasına?!?
efendim bir şey... bir itirafa daha izin verin -kalmasın içimde
-sözcüklerimi azalttıkça siz
beni bir köpeğe benzettikçe siz -ben anlamaya başladım…
derimde bir hislenme oldu bir kaşınma!
azaldıkça ağzıma alacaklarım…
sayıca azaldıkça sözcüklerim o bana –lütfettiğiniz sözcüklerin her biri
genişleyip bir dolu oldular desem –abarttın aptal! evet…
derseniz ben itiraz edemem ama…
bir evetimin köprüleri yıktığı -aramızda kurulan her şeyin bir bir kırıldığı
aramızda sözcükler azaldıkça ve siz bana yukarıdan baktıkça
-evet efendim -sanırım ben köle doğmuşum
şimdi tuhaf bir hazla –hazzı böyle iki büklüm buluşum
–ne tuhaf –ben -evet yasaktı bu sözcük ama- ben
köşeye doğru gidiyorum ve -evet dört ayak üstünde kesinlikle sızlandığımı
görmezsiniz bile…
- - - bir köpek nasıl haşrolacaksa efendim
ve efendim -bana kalırsa dememe izniniz varsa-
bir kadın öyle haşrolmalı bana kalırsa - - -
*Adam Smith, elbette tahrifle