Menu
DOLUNAY HİPNOZUNDA BİR GECE
Şiir • DOLUNAY HİPNOZUNDA BİR GECE

DOLUNAY HİPNOZUNDA BİR GECE

Dokuz yüz doksan yedinin ilkyazı

Geceye dönmüş bir vakti Ağrı’nın

Yiğitlik taslanmaz bilenler bilir

İflahını keser erken çıkan ayazı

Bir lacivert gök ki çeker içine

Yıldızlar tutulacakmışçasına yakın

Uyku tutmayan dört kafadarın

Akılları cenderesinde merakın

Bir ay doğmuş -türkü gibi- ilk akşamdan geceden

Geçerken aheste adımlarla caddeden

Tüm yolların kesiştiği ‘Mecburiyet’ten

Dört filiz, dört fidan, dört civan

Perçemiyle serde duman

Haklarında verilmiş bir büyük ferman

Bedenleri çivilenmiş eğreti dökülmüş asfalta

Kazık gibi adeta Voyvoda’dan ilhamla

Dört direk dikiliyor tam ortasına yolun

Kaldırmışlar başlarını ta dünyadan

Dolunayı gözetir gibi dört nigâhban

Kenetlenmiş fal taşı gibi gözleri her birinin

Üstlerindeki yuvarlak soluk tepsiye bir an 

Esiniyle peyda olan dört ozan

Sırasıyla mısra deriyorlar şiirlerine

Yağmursuz şimşeksiz açık bir havada

Önce heykel sonra şair kesiliyorlar

 

***

Aybars olup kurulurmuş heybetiyle kırata

Bir elinde gürz diğerinde zağlı kılıcıyla

Leopar gibi saldırınca üstüne orduların

Çil yavrusu gibi dağılırmış yüreksiz onca yığın

Aydınlanır Ayhan ile geceleri dünyanın 

Oğuz Kaan’a göz aydınlığıdır Hüda’nın

‘Güneş Vekili’dir makamı çökünce karanlık

Nice yolda kalmışlara eder yarenlik

Ad vermiş bir sultan iftiharla sultan kızına

Ay parçasının Mihrimah diye seslenmiş kulağına

Kaderi yazılmışı kederiyle tarihe mal etmişler

Çok genç kızlar hikâyesini hüzünle dinlemişler

Mehlika Sultan olarak bir de meçhul gecede

Yedi genç rüyalarına güzellik şahikası girince

Gayet mesrur âşıkane bir hayale dalmışlar

Ve mecnunane kara sevdalı bir yola koyulmuşlar

 

***

Akıllar geldi başa kesildi sözler

Bir çift far şavkıyla kamaşınca buğulu gözler

Varıp zamanın ve mekânın farkına hemen

Ziyası ışık hızıyla tüm enerjilerini emen

İstemeyerek yol verdiler yolun müşterisine

Kapılıverdiler hipnotize bir halde

Yolun kalplere sızıveren içten sesine

‘Gök kubbenin direği yok’ diyen içli nefesine

Sızladı gönüller soğuk gecenin tenhasında

Yed-i kudretiyle değiştirenin fehvasınca

Yumuşadı hamur gibi yoğrulan

Ülkenin dört bir cenahından savrulan

Ve Yusuf kuyularında hayatlar bulan

Bir müthiş sarsıcı inkılâba uğrayan

Dört divane delikanlı bu serhat şehrinde

Mehlika Sultan’a âşık yedi gence özenip

Bu yolda yitirdiler kendilerini

Belli belirsiz gölgeleri kaldı caddede

Salih

Çankırı’da doğdu. İlk, orta ve liseyi Çankırı’da okudu.  Anadolu Üniversitesi. (AÖF) İş İdaresi bölümünü ve Konya Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesini bitirdi. Konya’da ikamet ediyor. Salih Elyesa müstearıyla Konya’da yerel bir gazetede köşe yazıları yazdı.