bugün + 35 spalarla doluysa çantam
senle ne ilgisi var diyebiliriz
nasılsa hiç sevişmeyeceğiz ve senin
bir muharrik gücü kazanıyor gözlerin
belki sadece öyle boş bakıyorsun herkes kadar hızlı giden biri ölüme
belki sadece bir ölü
ama ben buradan ileriye sıçrayabilirim ve senle
hiç binmeyeceğiz doğuya doğru karda bir trene
bilerek bunu burada oturmuş şiirler okuyorum senden kendime
yazdığın her sözcük bir kırbaç darbesi
aşk elde değilse çekilecek demektir ve senden
düşen kalem zaten çizmişmiş beni
o kadar benimmişsin dalmışız hikâyenin ortasından
ahbaplığa vurulan şiire saklanarak öleyazmak ne bildim
beş saniye ve yerdeyim rodeo bitti
ve seni
bir daha hiç görmeyeceğimi
bilsem bile bir kere…
telefon edeceğim kulübenin camına yaslanarak
ellerim el boynum boyun olacak dudağım dudak
yazdığım parmaklarım sözlerim kadar gerçek
dokunacak gerçek sakal sendeki üç günlük gerçek bendeki
kol bacak saçlar yine kısa ve jölelenmiş olacak
üstümdekileri sorarsan
balıkçı kazak -kıştır- etek severim çizmeyle arasında dört parmak
mesafe iyidir aşk değilse
telefonun çalmıyorsa o sensindir bil kimse ateş yak
mayacak bir dağda isyan çıkarmayacak bir köle daha azad
-bir kez olan bir daha asla olmayacak-
masadaki adam bir kez kalktı mı yüzüne iyice bak hiç unutmayasın diye bak
seni aptal! bir daha sıkmayacak aşırı aşk
şimdi uyumaya gidiyorum kuşlar uyandı
eti uyutup hayvanları sağlam bağlarım
“ben istesem pusu bile kurarım”