Menu
APHİDLER
Şiir • APHİDLER

APHİDLER

Neler oluyor diye soruyorsun ya bana 

Fazla bir şey olduğu yok 

Şehir; hastalıklı bir kiralık kışa talim etmekte

Ben; hayatın kirlenmiş hamurunda dövüyorum dizlerimi;

sınırsız yalnızlığımı gösterdiler bana 

                                                          bir de Aphidleri


Yalnızım ve hiç kimseyi tanımıyorum 

Kimseyi tanımıyorum ve yalnızım

Ötekiler birbirlerine sarılıyorlar

Birbirlerine yapışıyorlar

Birbirlerini koruyorlar

Birbirlerine sokuluyorlar 

                                       Bir de Aphidler


Ben; ayak seslerinin çınladığı sokaklarda yalnızım

Yılanların soğuk ve hınzır ıslığını tanıyorum

Mühürlenmiş bir titreyiş eşlik ediyor bana

Rüzgârla yer değiştiriyorum

Yalnızlık yavaşça sızıyor üzerime 

Saatlerime, musluktan damlayan suya

Çatlak tavana ve duvara 

Sakinleştirici bulduğum saat sesi 

Sinirimi bozuyor uyuyamıyorum

Gözümün saydam tabakasında ince 

Siyah lekelerin yer değiştirmesini izliyorum 

Son derece ağır bir bekleyiş içinde

Kimseyi görmüyorum 

Kimseyi düşünmüyorum

Kimseyle konuşmuyorum

Dışarı çıkmıyorum 

Kapatıyorum kendimi, kendi genişliğime

Sinsi bir hastalık gibi gırtlağımı sıkıyor yalnızlık 

Gözlerimdeki sisi dağıtacak bir rüzgâr arıyorum

Şafaktan önceki amaçsız saatlerde adını koyamadığım

Şimdinin ve geleceğin tıkanmışlığı içimi kemiriyor 

Neyi kaybettim / kaybettik sorusu tekrar uyumamı engelliyor  

Duvara çarpan yağmurun sesini dinliyorum

Yangın yaraları içinde 

Barınmaya alışıyorum suyla doldurarak yüreğimi 

Yanmış yaşantıların yanık kalıntıları benimle

Biraz daha önce 

Biraz daha sonra

Camlar kırılıyor

Camlar kırıldı


Asla dinmiyor içimde her daim sorgulayan sesler her zeminde

Çamurun süksesyonlarıyız biz

Bir balçıktan çıktı uyuyan ışık 

Titredi başka başka ırmaklarda 

Sudaymış gibi oynarken kanda 

Ve dehşetin bağırsaklarında

Kalbin kanı kuruduğunda 

Yırtık bir çığlık vardı dağların üzerinde 

Yıkanmış zehirde

Döl yatağında gördüm yüzü olmayanı

Çürümüş kanla dolu

Dolu dar mezarda dar ölüm

                                                                 

acelesi olan herkes bir an gelecek boşluğun kıyısında duracak

önünde hiçbir şey olmayacak onu taşıyan 

bir şey yoksa, o boşluğa hızla çakılacak

eğer varsa çok sınırlı bir hızla aşağı doğru inecek

yere ayak basacak ve sonra bitecek 

yaşamın akışkanlığını başlatacak sınırı çizebilecek tek ölüm var

boşluğun geri kalanından daha büyük 

insanın yüreğini ısıtan varoluş duygusu olacak


Sancımı çoğaltır gündüzün amansız kibri

Kangren kâbusunda pıhtılaşmış kandan

Acının çığlığı ile sesleniyorum

Siz eşikte duranlar çıkın benim sabahlarımdan dışarı

Yetişir ellerim cevherin ses veren köpüğünde derine 

Ruhum uyanacak yeniden o derin uykusundan 

Yeni bir iz kalacak dokunduğum camlarda 

Akkor bir serinlik

Kestirilmesi güç bir sürenin sonunda

Kederimin karanlık unutkanlığını onaracak aydınlık


Sana tavsiyem

Duvara çevir bakışlarını 

Deliliğinde yalnız kal, ahraz ol, o denli kuşların uçuşu misali

Bağlan sıkıca kıpırtısız kendiliğinin yalnızlığına

Çobanpüskülünün tatlı dikenleriyle birlikte

Tut dilini söylenmemiş şarkılar için 

Duyulmamış özlemler için sakla yüreğini

Eğer ağaç değilsen 

Yağmur ol

Şiddetli bir yağmur

Silkele gül yapraklarından tüm Aphidleri


FATMA LEYLÂ

Hacettepe Üniversitesi Almanca Biyoloji Öğretmenliği’nden mezun oldu. Aynı üniversitenin Fen Fakültesi Sistematik Zooloji Bölümü’nde yüksek lisans yaptı. TÜBİTAK Deniz Bilimleri Çevre Araştırma Grubu’nun projelerinde araştırmacı olarak çalıştı. Şiirleri halen Edebi Kültür Dergisi sitesinde yayınlanmakta.