
Akşamın dokuzundan sonra
Yürür şehrin sokaklarında
Uçmaya yüzü olmayan akbabalar
Karanlık sokaklarda
Bir sen gibi.
Karanlıkta belli olmaz kimsenin teni
Ne de gözlerinin rengi
Siyah trençkotlu siluetler gibi
Yürür şehrin sokaklarında
Uçmaya yüzü olmayan akbabalar
Bir sen gibi.
Ağzından küfür gibi dökülür
Şimdiye kadar tüm yedikleri
Ki hepsini biriktirmiş karnında.
Kuşlar da ağlayamaz timsahlar gibi
Her köşe başında bir kuru akasya
Her akasyada ayrı bir akbaba
Tünemiş gibi pusuya yatmaktalar
Habersizce birbirlerinden tekmiş gibi
Adımlarınla başının mesafesi bir asırdan fazla
İhtilal öncesinden gelir topuklarının sesi
Jakobenist ve keskin gözlerin kadar boğazından
Bir senin ayaklarına küfür değmeyecek sokaklarda
Kendi yediklerin dökülürken ağzından
Habersizce birbirlerinden tekmiş gibi
Her akasyada ayrı bir akbaba
Keza her nefesinde bir açık bulmak için
Tünemiş pusuya yatmaktalar
Haberdarsın, ama sen yum gözlerini
Ne de olsa karanlıkta görünmez kimsenin gölgesi
Güneş doğunca pir-u pak olacak kara çarşaflar
Herkes ve eşyanın rengi
1990 Erzurum doğumlu. Erzurum Atatürk Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunu.