Gece indiğinde Kurtuluş parkının etrafında dört tur attı genç adam. Aynı gecenin sabahında bacağının ön tarafına kocaman bir simurg çizdirdi Burcu. Ankara’nın en iyi dövmecisi bu kuşu saniyede 150 defa deriye girip çıkan elektrikli iğnesiyle boyadı. Bir vazgeçişin bedene boyayla işlenmesi 1buçuk saat kadar sürdü. Burcu her uyandığında görmek istediği için kuşu bacağının ön kısmına çizdirdi. Her uyandığında önce midedeki ağrıyı hissediyor ardından bacağındaki simurgu anımsıyordu. Simurg, Enes demekti. Enes’in gölgesi demekti. Hayır, aslında Enes’ten kalan boşluğun somutlaşması demekti. Boşluklarla baş edemiyorsak bir kuş çizerdik. Burcu, o sabah önce bacağındaki tüyleri aldı. İğne derinin 1 mm altına kadar giriyordu sadece. Derinin kemiğe yakın olduğu yerler acıyordu. Outline bittiğinde Burcu, Enes’in görüntüsünün bulandığını fark etti. Bacağa işlendikçe bir gerçek olarak kayboluyordu adam. İşi biten aydıngerin kendisine verilmesini rica etti kız kibarca. Üstünde 7-8 sigara içip söndürdü. Aynı saatlerde Münir uyuşmuş vaziyette yatakta uzanmaktadır. Öğlen 14:00 suları.
Karşılaşsınlar mı, Kurtuluş parkı etrafındaki olağan turlardan birinde, mesela Burcu ordan öyle geçerken Münir onu görebilir. Ama ben bunu inandırıcı bulmuyorum. Sokakta sizi kafanızın içindeki çınlamadan kurtaracak kimseyle karşılaşamazsınız. Münir’in Burcu’yu görmesi imkânsız. Bay C kimseyle karşılaşmadı mesela, biz bunu edebiyattan biliyoruz. Onun kalabalıklar arasına karıştığını hayal etmekle avunamayız. Münir’in bir insanda çok seveceği parça, Münir’in bir kadında bayılacağı fetiş nesne Burcu’da bulunuyor. Ama o fetiş nesne çıplak gözle, güpegündüz, sokakta görülemez. Hele gece hiç. Burcu, Münir’i kendisine âşık edecek o nesneyle doğduğundan beri yaşamaktadır. Burcu parkın kenarından yürüyüp giderken, akşamüzeri, karanlık çökmüş, Münir karşıdan ona doğru gelecek, Münir’in sokak saati yeni başlamış, Burcu ise eve dönüyor. Burcu bugün geç kalmış, hızlı adımlarla yürüyor, bacağında kabuk tutmaya başlamış kuşun tarihî anlamına sarılıyor. Münir’deki aşırılığın onu tatmin edeceğini biliyoruz. Ama bizim onları karşılaştırma gücümüz yok. Ne yaparsak yapalım, aralarında şu an 50 m’ye inmiş mesafe birkaç dakika sonra ters yöne açılacak. Aynı hizaya geldiklerinde Burcu bir erkek olduğunu bile fark etmiyor Münir’in, Münir’se doğal bir refleksle karşıdan gelen güzel kadına şöyle bir bakıp uykusuz gözlerini yine ayakkabılarına çeviriyor.
Münir Cebeci tarafına, Burcu da Kızılay tarafına yürümeye devam ediyor. Ay ışığında birinin gölgesi önüne diğerininki arkasına düşüyor.