Bismillah der, takarmış tornaya…
Bismillah der, dizermiş sırmaya…
Hakkı Dede eski toprakmış. Titrese de elleri, puslansa da gözleri, tornayı çevirmek hiç de zor gelmezmiş kollarına. Kemane torna bin dönerse, yüreğindeki lafızlar iki kat dönermiş. Onun açtığı sanat eserleri, meraklısını cezp edermiş adeta. Zira Hakkı Dede’nin açtığı tespihlerin parmaklar arasındaki deveranı bir başka endamda olurmuş… Öyle der bilenler, böyle anlatır yaşayanlar.
Elinin altından nice çıraklar geçmiş. Hakkı Dede sabır çekmiş…sabır. 99’luk bir tespih yapmış çırakları için. Her birinin her bir tanesi ayrı renk, her bir tanesi ayrı boy. Bazıları kokulu, bazıları köşeli. 99 tanede sırıtmış bazıları, 99 tanede belirmiş nadirleri. Üstelik bununla da kalmamış Hakkı Dede. Her ustanın öğretmeyeceği incelikleri de öğretmiş çıraklarına. Her talibin sadece kendince öğrenebilecekleri kalmış çıraklara…o da zor işmiş.
Sorarmış çıraklarına Hakkı usta:
“-Biz ne yapıyoruz tornanın başında?”
“-Tespih efendim…”
“-Biz ne yapıyoruz evladım burada?”
“-Maddeye şekil veriyoruz efendim”
İşte o an kükrermiş Hakkı Dede:
“-Evladım kimin maddesine kimin şeklini veriyorsun! Biz sadece her bir taneye şekilsizliği öğretiyoruz. Bu taneler şekilsizlik aleminin sırlılarıdır zira. Mekanın lâ-mekan şifreleri yani”
Hakkı Dede konuştuğunda pek anlamazmış etrafındakiler, o da:
Bismillah der, takarmış tornaya…
Bismillah der, dizermiş sırmaya…
Şimdilerde plastik tespihlerle dolu mabetler. Emeksiz, özensiz, ruhsuz… İpe bile makinalar tarafından dizilip, düğümünü makinalarin attığı yapay taneler. Hakkı Dede bitirdiğinde 99 taneyi, iki rekat şükür namazı kılmadan, açmazmış tornada imameyi. İmamenin düğümünü ise uzun ve anlamlı bir duadan sonra atarmış tanelerin sertacına. Hitam-ı misk olsun diye dergah kokusu sürmeden olur mu hiç tanelere? Bu koku kırk günde yapılırmış. Güneşte bekletilen damla sakızının, gül yağında iyice erimesi sağlanırmış. Koku buram buram tütebilmek için, çile doldururmuş hasılı.
Hiçbir kabadayı Hakkı Dede’nin yaptığı sanat eserlerini elinde alengirli alengirli sallayamazmış. Biraz saygıdan, biraz da korkudan… Çünkü o sırlı taneler, sadece dergah pirlerinin hamdlerine şahit olurmuş.
Günümüzde ise Hakkı Dede’nin inci mercan tespihlerine rastlamak zor. Zamanın şatafat ve ışıltılı karanlığında sanki kendilerini sırlamışlar. Bize de, “Bismillah” deyip Hakkı Dede’yi yazmak düştü vesselam.