Menu
GAZZE'DE İNSAN OLMAK
Deneme/İnceleme/Eleştiri • GAZZE'DE İNSAN OLMAK

GAZZE'DE İNSAN OLMAK


İlk ışıklar belirirken geliyor sesler, uykunun en tatlı yerinde hani… Beklenmedik anda, bebekler uykuya daldığında yani… Sanki her ses kalbinderinliklerinde yankılanıyor ve sonsuzluğa bölünüp kısır bir döngü halini alıyor. Ara sıra gelen çığlık ve feryatlar da olmasa bu çember kıyamete kadar sürer gibi geliyor onlara.

Birileri dünyanın bir ucunda eğlenceye eğlence demezken, sokak köşelerinde ve festival gecelerinde, davul seslerine kendilerini bırakırken... Onlar dünyanın mahşer alanında tank ve füze sesleriyle büyüyor, bomba sesleriyle de hayatın en sancılı dansını ediyorlar.

Gökyüzünü kendilerine mesken tutan kuşlar bile bulutları terk etmiş. Ve onlar, “Ortadoğu’nun Çocukları” adı “kuş” konulmuş metal yığınlarının doldurduğu atmosferin altında yaşayamaz haldeler.

Onlar Ortadoğu’nun evlatları… Onlar acının çocukları… Onlar gözler önünde sırtlarından vurulan babaların yetimleri… Son sesleri “ah” olan annelerin öksüzleri… Onlar bir devrin yitik ve unutulan efsaneleri… Onların destanı; dünyanın bir tarafında çekilen yalancı efsanelere inat bir efsane…

Kiminin adı Vaad, Yasin, kiminin Talha, kiminin Hamza…

Bir dönemin kahramanları yine aynı coğrafyada, yine aynı sokakları adımlıyor  şimdilerde… Ve kim bilir dehrin hangi derinliğinde nihâyet bulacak  barış için yaşıyorlar hâlâ… Gösterilen sabrın arkasındaki son adım… Son nefes… Son nokta…

Ve yaşıyorlar… ve seyrediyorlar…

Ve ölüyorlar… ve doğuyorlar…

Ve sabrediyorlar… Yüzyıla sığmayan bir yürekle sabrediyorlar. Serseri bir patlamanın hemen ardından çaresiz eller, haykırarak cansız bir yavruyu gösteriyor objektiflere:

 “ İşte suçluyu öldürdünüz… ne mutlu sizlere!”

Onlar ki güneşe yürüyorlar. Onların türküsü çok kutsal, onların türküsü çok saf. Dünyanın her bir yanında hıristiyanıyla, budistiyle, müslümanıyla farkında olanlar var, hissedenler var…

Her yürekte bin var…

Her yürekte Bir var…

Ah etseler kopacak kıyamet…

Ah etseler bitecek bu hıyanet…

Lâkin daha “ah” etmedi Hamzalar, Yasirler… Daha “ah” etmedi  Emineler, Fâtımalar … Sadece sabrettiler. Ve ne olur sabretsinler. Ne olur elleri açık, duâdan geri durmasınlar.

Allah’ın nurunu tamamlayacağından emin olarak…

Mahşer gününe inanarak…

Allah’ın da sınırları olduğunu hatırlayarak duâ etsinler…

Ve bizler selâm duralım acının olgunlaştırdığı sabır mimarlarına…

Selâm duralım sıkıntılı toprakların çilekeş insanlarına…

Selâm olsun sizlere…

Sabır yağsın üzerinize…

Rahmet yağsın şehitlerimize…

Selâm olsun sizlere… vesselam.