Bab 1
Gezegenler kendi hallerinde yaşamaktayken her şey yolundaydı. Bu elbette çok eskidendi. Sonra insan diye bir tür belirdi bazı gezegenlerde, ondan sonra olan oldu. Mesela dünyada insan diye bir tür yaşamaya başladıktan çok kısa bir süre sonra, yaklaşık bir milyon filan yıl sonra dünya hasta oldu.
Bir milyon yıl, insanlara göre çok uzundu aslında ama dünyanın yaşına göre bir hafta gibi bir süreydi. Kelebek diye bir canlı türü vardı mesela dünyada, onlar da kendilerine göre çok uzun bir ömür sürerlerdi, ama insanlara göre ömürleri bir haftaydı. Dünyanın ömrüne göre hastalığı bu sebeple arzın olgunluk dönemine rastlasa da, insanın varlığından beri geçen süre itibarıyla bir mikrop kapıp bir süre sonra da hastalığın kendisini göstermesi kabilindendi. Peki ne idi bu hastalık, anladık, mikrop insandı da. Bu hastalık evrenbilimde GİDKSOGBH* adı verilen bir hastalıktı. Herkesin anlayacağı dilden söylemek gerekirse, dünya küçülme hastalığına tutulmuştu.
Dünyada insanlar yaşamaktaydı o sıralar ve dünyanın küçülmeye başladığını fark ettiklerinde çok endişelendiler. Öncelikle bu şeye bir mana veremediler. Çünkü tam olarak ne olduğunu anlamadılar. İnsanlar türleri itibarıyla bir şeyleri anlamaya ve anlamlandırmaya kendilerinden başlıyorlardı ve kendilerinden dışarıya doğru ilerliyordu anlamlandırma arayışları. Bu sebeple önce dünyanın küçüldüğünü değil, elbiselerinin küçüldüğünü, dolaplarının küçüldüğünü, yedikleri meyvelerin, butların, etlerin, yumurtaların küçüldüğünü farkettiler. Bunun nasıl bir küçülme olduğunu da önce anlamadılar. Sürekli elbise yeniler oldular, sürekli yemek yer oldular. Sonrasında ise evlerinin küçüldüğünü de farkettiler, küçülen sadece yumurtalar ve gömlekler değildi, yatakları, koltukları, yastıkları ve evleri de küçülmekteydi. Elbiselerine sığamayan insanlar yeni elbiseler alırdı. Peki evlerine sığmaz olunca insanlar, ne yapacaklardı? İnsanlar kitleler halinde daha büyük evlere taşınmaya başladılar. Bu sebeple inşaat sektörü de hızlandı. Şehirlere çok katlı, şehir çeperlerine hem yatay hem çok katlı bir sürü evler yapıldı. İnsanlar dünyanın küçülme hastalığına yakalanmasının daha ellinci insan yılında dev gibi evlere bir ton para ödeyerek ve iki katını da borçlanarak sahip olmaya başladılar, çünkü dev gibi denen evlere anca sığar oldular. Bu sebeple giderleri çok çok arttı. Üst baş giderleri, yiyecek giderleri, barınma giderleri derken insanlar günün yirmi dört saati neredeyse çalışmaya başladılar ve çalışmaktan yaşamaya zaman kalmadı. İnsanlar yaşamaya zamanları kalmayınca ne yaparlar? Ölürler. İnsanlar bir gün hep beraber, küt diye öldüler.
* Gezegenlerin İstem Dışı Küçülmesine Sebep Olan Garip Bir Hastalık
Bab 2
Evet, insanlar günün birinde küt diye öldüler ama biraz daha açmak gerek meseleyi. Şöyle oldu;
İnsanlar evlerinin küçülmeye başlamasının akabinde, sadece evlerinin değil, arabalarının ve işyerlerinin de küçülmeye başladığını fark ettiler. Bu sebeple arabalarına ve işyerlerine de sığamaz oldular. Boyu bir metre elli santim olan kadınlar ile hayat boyu tek başına oradan oraya gitmek zorunda olan incecik adamlar bile dörtbin motorlu dev gibi arabalara binmek zorunda kaldılar, ki aslında o dev gibi diye satılan arabaların bile içlerine sığmakta zorlandılar. İşyerlerinde daraldılar ve bunaldılar ve bu sebeple hep daha büyük ofisler, daha geniş çalışma ortamları arar oldular. Böyle kalsa iyi. Zira arabalar ve işyerlerinin küçülmesinin akabinde insanlar farkettiler ki yollar da küçülüyor, parklar, arsalar. En sonunda anladılar ki, şehirler küçülüyor. Aman yarabbi dediler. Bu nasıl olur. Dünyanın önde gelen liderleri toplandılar ve bu olan garip şeyin sebebini araştırmak gerektiğine dair fikir birliğine vardılar. Hemen bir komisyon kuruldu. Komisyonda çok farklı milletlerden insanlar bulunuyordu. Bilim adamları, sporcular, araştırmacılar, yazarlar, müzisyenler ve hizmetçiler. Hizmetçiler diğerlerine hizmet için görevlendirilmişlerdi, araştırmada rolleri yoktu. Komisyona dünyanın en gelişmiş ve modern ülkelerinden biri olan KAB* ev sahipliği yaptı. Şehrin en güzel yerinde komisyona bir bina tahsis edildi. Komisyon üyeleri orada çalışmaya başladılar. Sonunda tam olarak bilimsel bir buluşa dayanmasa da, dünyanın dönüşündeki hızlanmanın farkına vardılar. Öyle ya, saatler yine yirmidört saate ayarlıydı ama zaman çok çabuk geçiyordu artık. Demek ki dünya daha çabuk dönüyordu hem kendi ekseni etrafında, hem de güneş etrafında. O halde, anladılar ki, mesele çok ciddi, mesele evlerin sokakların şehirlerin küçülmesinden ibaret değil, mesele dünyanın yani şu koskoca zannedilen yer kürenin küçülmesi. Yerküre küçüldüğü için artık kendi ekseni etrafındaki dönüşünü daha kısa sürede tamamlıyordu. Bunu farkettiler. Ama bunun bir gezegen hastalığı olduğunu anlamalarına imkan yoktu elbette. Çünkü asıl olanın insan olduğunu, diğer her şeyin insana ait olduğunu zannediyorlardı. Yani asıl mekanizmanın ya da hatta organizmanın dünya, insanın ise dünyanın bünyesine girmiş bir virüs olduğunu elbette bilmiyorlardı. Bu sebeple dünyanın küçülmesini durdurmak için ne yapmak gerektiğini de asla bulamadılar. Ama her bünye gibi, kendisine dahil olan virüsü atmayı başarma yöntemini dünya sonunda buldu. Havasını suyunu yavaş yavaş kirletti, insanlar yavaş yavaş hastalandılar ve sonunda hepsi öldüler. Dünya, insan diye bir şey kalmayınca iyileşti. Küçülmesi de durdu.
* Kıta Avrupası Başülkesi
GÜRAY SÜNGÜ
Güray Süngü, 1976 yılında İstanbul Kadırga'da doğmuştur. İlk eserlerini Hece Edebiyat Dergisinde yayımlamıştır. Daha sonraki yıllarında Hece Öykü, Vio Edebiyat, Kaçak Yayın Özgür Edebiyat gibi dergilerde kısa öyküler yazmıştır.Güray Süngü, öykülerinde en fazla ölüm, yalnızlık ve yabancılaşma temalarını işlemektedir. Çoğunlukla zihin bölümleri ile gelişen kurgu ağırlıklı öyküleri tercih etmektedir.
Güray Süngü, Düş Kesiği adlı romanını 2010 yılında yayımlamıştır. Roman Oğuz Atay roman ödülünü kazanmıştır. Yazarın son romanı olan Kış Bahçesi 2011 Türkiye Yazarlar Birliği roman ödülüne layık görülmüştür.